1898 BALTA LİMANI ANLAŞMASI VE HEMEN ARKASINDAN 1839 TANZİMAT FERMANI…

1854 BORÇ ANLAŞMASI VE İKİ YIL SONRA 1856 ISLAHAT FERMANI…

1875 MÂLİ İFLASIN ARKASINDAN İSE OSMANLI’YI HIZLA YOK OLUŞA DOĞRU SÜRÜKLEYEN 1878 BERLİN ANLAŞMASI..

Yukarıda görüldüğü üzere; Batılıların istek ve tavsiyelerine kanarak, tıpkı bugünkü yaptığımız gibi ‘’SÖZ DE YENİLEŞMEYİ SAĞLAYACAK HER HAREKETİMİZ’’ bizi çöküşe bir adım daha yaklaştırmaktan başka bir şey kazandırmamıştır…
Son on yılımıza çöreklenen AKP iktidarının da, tıpkı Abdülmecd’in yolundan giderek, ABD ve AB ile yapmış olduğu işbirliği sonucunda gelinen tehlikeli noktayı ve neleri kaybettiklerimizi kısaca özetlersek:
SEVR’İN YENİDEN HORTLATILMASI OLAN AB UYUM PAKETLERİ… ROMA’DA GÜL-ERDOĞAN İKİLİSİNİN PAPAZ HEYKELİ ALTINDA İMZALADIĞI HAÇLI DAYATMASI OLAN ‘’AB ANAYASASI’’ VE ARKASINDAN ÇORAP SÖKÜĞÜ GİBİ ÇÖZÜLMEYE BAŞLAYAN T.C DEVLETİ:

 İkiz Yasaların kabulü /

 Toprak satışları /

Yeni Vakıflar Kanunu ile varlıklarımızın yabancı vakıf ve kiliselere devri /

Bölgesel Kalkınma Ajanslarıyla federasyonlara giden yolun açılışı /

Yabancılara ulufe gibi verilen Maden Arama Ruhsatları /

 Liman ve akarsularımızın yabancılara satışı /

Kürtçe TV /

Üniversitelerimizde açılan Kürdoloji bölümleri /

1923 ten beri milletin dişinden tırnağından keserek vücuda getirilen dev ekonomik kurum ve kuruluşlarımızın, birkaç yıllık gelirleri karşılığında, daha dün ANADOLU’YU İŞGÂL İÇİN ASKER ÇIKARTAN CUNÜP BATILI DEVLETLERE’’ peşkeş çekilişleri /

Yeni petrol ve maden yataklarının işletilmesi yasaları /

PKK lılara çıkartılan aflar /

Kurulan çadır mahkemeler tiyatrosu ve yarım saatlik yargılamalardan sonra salıverilmeler /

Yapılacak olan yeni Anayasadan TÜRK İSMİNİN SİLİNMEK istenişi /

 Daha dün, sınırları açıp vizeleri kaldırarak ortak Bakanlar Kurulu Toplantısı yaptıkları ve kardeşimiz dedikleri SURİYE’ye bugün ABD istiyor diye yapılan saldırılar. Suriye olayına alet edilerek, durmadan B. Esat ve Suriye aleyhinde yanlı ve yanlış yayın tapan Milletin TRT si /

Sultan 1. Abdülmecid’i anmak için düzenledikleri etkinlikten dolayı AKP yi kınamamak gerekir; zira Batı’ya bağlılıkları ve Batı istekleri doğrultusunda yapmış oldukları icraatlar açısından bakıldığında; Abdülmecid ve AKP arasında büyük bir paralellikler vardır…
Dün hiçbir Müslüman’ın ve vatansever muhafazakâr kişinin bir türlü içine sindiremediği, her ikisi de bir ihanet projesi olan ‘’1839 TANZİMAT ve 1856 ISLAHAT FERMANLARI’’ Abdülmecid devrinde uygulanmış ve bunun sonucu olarak da; Abdülmecit devri (1823-1861) ile artık vatan topraklarımız üzerinde Batılıların ve onların kirli maşalarının hükümleri geçmeye başlamıştır…

Abdülmecit’in padişah oluşuyla yaptığı ilk icraatı, İngiliz uşağı ve ajanı mason Mustafa Reşit Paşa’yı Sadrazamlığa getirmiş olmasıdır.
İngiliz ajanı olan bu mason M. Reşit Paşa denen hain, İskoç Mason Teşkilâtının sadık bir uşağı gibi hareket ederek, LORD RADİNG ile kafa kafaya verip, İmparatorluğun birçok vilâyetinde Mason Localarının açılması için büyük gayretler sarf etti. 
Mustafa Reşit Paşa, İngilizlerle birlikte olup, milyonlarca Hintli Müslüman kardeşlerimizin hunharca öldürülmesine yardım etti…

1839 Tanzimat Fermanını işte bu hain-mason-İngiliz ajanı olan Mustafa Reşit Paşa!!! Hazırladı ve bunun arkasından 1856 Islahat Fermanı geldi…

Tanzimat Fermanı’nı büyük bir üzüntüyle dinleyen Müslüman halk, bu durumu çok anlamlı bir şekilde ifade etmiştir; ‘’DESENİZE, BUNDAN SONRA GAVUR A GAVUR DİYEMEYECEKSİNİZ’’

Tanzimat ve Islahat Fermanlarından sonra Osmanlı da her şey daha da kötüleşerek, çöküşün önü tamamen açılmıştır.

Bütün bunların sonucunda, sınırlarımız içinden geniş topraklar satın alma fırsatını yakalayan ecnebiler diğer taraftan da boş durmayarak, ileri de Osmanlının temeline dinamit koyacak AJAN OKULLARINI imparatorluğun istedikleri yerlerinde açmaya başladılar.

İngiltere içimizdeki Protestanlara, Fransız gavuru Katoliklere, Moskof ayısı ise Ortodokslara sahip çıkarak onları şımartıp, her fırsatta Osmanlıya kafa tutar hale getirmişler ve en küçük de olsun bir fırsatını bulduklarında küstahça içişlerimize karışır olmuşlardır.

İngiltere ve mason localarının hazırlamış oldukları Tanzimat ve Islahat adıyla bilinen bu iki iğrenç fermandan sonra ‘’ ÜMMET-İ MUHAMMED ANLAYIŞI tamamen terk edilerek, bunun yerine ‘’KOZMOPOLİT VE FRENK OSMANLI ANLAYIŞI’’ hâkim kılınmakla kalınmamış, ‘’Türklük’’ horlanarak aşağılık sıfatı olarak kullanılmaya başlanılmış.

 
Osmanlı Devletini kuran ve onun asıl sahipleri olan Türkler, devlet dairelerinden, ticari ve sanayi sahalardan uzaklaştırılarak büyük bir aşağılamaya tabi tutulurlarken, bütün ticaretimiz yabancıların ellerine teslim edilmiştir.

Daha dün denecek kadar kısa bir zaman öncesinde yâni AKP henüz iktidar olmadan; ‘’TANZİMAT VE ISLAHAT FERMANLARI ALÇAK İNGİLİZLER VE MASON ÇEVRELER TARAFINDAN HAZIRLANIP, İÇİMİZDEKİ ŞEREFSİZLERLE EL ELE VERİLEREK OSMANLI’YI BATIRDILAR, İSLÂM'A VE MÜSLÜMANA KARŞI BÜYÜK BİR HAKARETTİ, BU BÜYÜK İHANETİ YENİ YETİŞEN NESİLLERİMİZE MUTLAK SURETTE ANLATMALIYIZ’’ diye meydan meydan dolaşıp yırtınanlar, söylediklerini bir bir unutarak; dün sövdüklerini ne yazık ki bugün TBMM çatısı altında över ve dün hain dediklerini şimdilerde yüceltir oldular!!!
Eeee! kendilerine çok görmemek lâzım! Adamlar gelişip çağdaşlaşıyorlar! Dün İSLÂM deyip başka bir şey demiyorlardı ammaaa ‘’ istikbalin okyanus ötelerinde olduğunu keşfettiler’’..

 
Sonuç olarak:
Abdülmecit, kendisinin yaptırmış olduğu Dolmabahçe Sarayında, ölümünün 150. Yıldönümü bahanesi adı altında anılıyor, üstelik de ‘’ BÜYÜK YENİLİKÇİ VE TANZİMATÇI’’ sıfatıyla.
Abdülmecit’le bu kadar ortak yanı olanların, O’nu anmaları ve yüceltmeleri gayet normal karşılanmalıdır!

 
ÇÜNKÜ ABDÜLMECİD DÖNEMİ; Kan emici sülükten farksız olan Batılı emperyalist alçakların, Osmanlının üstünde bulunduğu zenginliklere el koymak, ve onun hakim olduğu coğrafyayı paylaşmak hayallerinin gerçekleşebilmesinin önündeki engellerin kaldırılarak, yollarının açılmaya başlandığı bir ‘’ballı’’ dönemdir..

Abdülmecid devrinden farksız bir şekilde, Batının sömürü ve bölüp- paylaşma plânlarının önündeki engelleri birer yasa ve ‘’Kanun Hükmünde Kararname’’ ile oldubittiye getirerek kaldıranların, bugün, bu yolda PİR VE ÜSTADLARI olan Abdülmecid’i anmaları gayet normaldir!!!

HA DÜNÜN ABDÜLMECİD’İ VE ONUN TANZİMAT VE ISLAHAT FERMANLARI, HA DA GÜNÜMÜZÜN AB UYUM PAKETLERİNE İLÂVETEN AKP İCRAATLARI, KHK’LER….

ERGENEKON, BALYOZ, AYIŞIĞI, ISLAK İMZA DERKEEEEEN; HASDAL- SİLİVRİ BİR-İKİ, BİR- İKİ, KALKIYOR! KALKIYOR! YOLCU KALMASIN BEYLERRRRR!... ÜZÜLMEYİN HEPSİNİN RAHATI YERİNDELER!

Geriye dönüp, son zamanlarında Osmanlı’ya karşı içten ve dıştan yapılan ihanetleri kısa ve özet olarak tasnif edecek olursak:

 Fuat Paşa’nın vaktiyle Fransa İmparatoru 3. Napoleon’a dediği gibi, “BİZ İÇERİDEN BATILILAR DIŞARIDAN YIKMAYA ÇALIŞTIĞI” halde halen daha ayaktayız.

YÜCE ALLAH c.c, Türk milletini, içinde barınan parazitlerin şerlerinden korusun ve ABD ve AB’nin, İslâm alemine karşı yürüttüğü aşağılık saldırılarının karşısında yıkılmaz bir kale olarak ebediyete kadar yaşamasını nasip kılsın…

17 Kasım 2011
Orhan KILIÇOĞLU