Asgari ücretli işçiye, memura, emekliye yapılan zam daha ceplerine girmeden eridi gitti.

Dar gelirli kitlenin maaşındaki artışlar, yılbaşından itibaren yaşamın her alanındaki tüketim maddelerine, kullanım araçlarına yapılan zamlarla deyim yerindeyse buharlaştı.

Asgari ücrete yüzde 30, memur, memur emeklilerine yüzde 6, işçi ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 3.87’lik enflasyon ile seyyanen 100 liralık zam, elektrik, sigara, emlak vergisi, köprü ve otoyol geçiş ücretlerine motorlu taşıt vergisi, pasaport, sürücü belgesi ile diğer vergilerdeki artışların çok gerisinde kaldı.

Zam yağmuru bununla da sınırlı kalmayacak, doğalgaz ve diğer tüketim maddelerindeki artışlarla sürecek. Yakında ekmeğe, şekere, çaya, yağa da zam gelirse şaşırmayın.

Sabit gelirlinin maaş sevinci ardı ardına gelen zamlarla kursağında kaldı.

Nasıl kalmasın ki; asgari ücrete yıllar sonra yüzde 30 zam yapılmış, cebine bir miktar daha fazla para girecekti. Memur, memur emeklisi, işçi ve Bağ-Kur emeklileri de yeni yılda maaşlarına yapılacak zammın hesabını yapıyordu.

Ama olmadı. Bu sevinçleri zam yağmuru ile hayal kırıklığına dönüştü.

Asgari ücretliye, memura, emekliye, işçiye verilenler zamlarla geri alınıyor.

Sağ cebe 10 lira konuluyor, sol cepten 50 lira alınıyor.

Dar gelirli kitlenin yazgısı bu. Yıllardır aynı senaryo uygulanıyor.

Önce aylıklara bir miktar artış yapılıyor, ardından okkalı zamlarla kat kat geri alınıyor. İşçinin, memurun, emeklinin hevesi, sevinci kursağında bırakılıyor.

İşçiye, memura, emekliye yaptıkları zamları, vergiye, elektriğe, suya ve diğer temel tüketim maddelerine yapılan artışlarla geri alıyorlar.

Maaş zammının maliyetini karşılamak, bütçe açığını gidermek için hep bu bildik yöntem uygulanıyor.

Oysa devletin gelirini artıracak, işçiye, memura, emekliye yapılan zammı karşılayacak öyle çok kaynak var ki. Ama bu kaynakları değerlendirmek yerine basit bir çözümle tüketim maddelerine zam yapmayı yeğliyorlar.

İstenirse, kararlı bir siyasi iradeyle kaçırılan vergiler tahsil edilebilir, kayıt dışı istihdamın üzerine cesaretle gidilerek prim ve vergi gelirinde artış sağlanabilir, israfa son verilebilir.

Kuşkusuz bunun yanı sıra devlete gelir getirici çok fazla kaynak var. Devlet büyüklerimiz bu kaynakları bizden daha iyi biliyordur.

Umarım bundan böyle dar gelirli kitlenin zam sevincini hayal kırıklığına dönüştürmeyecek, satın alma gücünü koruyacak, hatta artıracak ekonomik önlemler, kararlar alınıp, uygulanır.

Artık devletin gelirini artırmak, bütçe açığını kapatmak için temel tüketim maddelerine, yaşamın her alanındaki kullanım araçlarına zam yapmak ilk başvurulacak yöntem olmamalı.

Zaten bu dar gelirli kitle çalışırken vergisini düzenli ödüyor. Emekli olanlar da zaten ödedi .

Yani devlete olan yükümlülüklerini yerine getiriyor ya da daha önce getirdi.

Sabit gelirlinin sırtına yeni yükler yükleyerek yaşamını ağırlaştırmanın bedelini aylıklarına yapılan düşük oranlı zamlarla gidermek mümkün değil.

Bu arada 2015’te enflasyon yüzde 8.81 olarak gerçekleşti. Bu rakam yüzde 5.5 olarak öngörülen enflasyonun üstünde.

Geçen yıl maaşlarına öngörülen enflasyon oranında zam yapılan memur, memur emeklisinin beklenmeyen bu artıştan ötürü kaybı oldu.

Yani yüzde 8.81’lik enflasyon, memurun, emeklinin, diğer dar gelirlinin cebini eritti.

Şükrü KARAMAN

 NOT: Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan www.cavuslu.org  Çavuşlu  Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz