• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cavuslutesisleri
  • https://twitter.com/cavuslu_org
Üyelik Girişi
ÇAVUŞLUDAN
Facebook ta ÇAVUŞLU HABER

ÇAVUŞLU DA DÜĞÜN TARİHLERİ
GİRESUNSPOR

GÖRELESPOR
GÖRELEYİ CANLI İZLEYİN
İLLER ARASI MESAFE
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231
NAMAZ VAKİTLERİ
Hava Durumu
google Reklam
Site Haritası

sanalbasin.com üyesidir

MİSAFİR YAZAR
misafiryazar@cavuslu.org
VATANSIZLIK !!
22/12/2010
 

  VATANSIZLIK!!!

    Vatan; İnancın üzerinde gereği gibi yaşanılabilmesi ve yaşatılabilmesi,ırz,namus ve haysiyetin güven içinde muhafaza edilebilmesi için elzemdir.
    Yoksa vatan; beslenip doyulacak, üzerinde şerefsizce ve uşak bir şekilde yaşanılacak bir toprak parçası, bir tarla, bir bostan, verimli bir sera, en önemlisi de iğrenç vede aptalca bir AB sevdası uğruna, Batı’nın itine , piçine peşkes çekilip, rüşvet verilebilecek bir arsa - arazi değildir.
    ” VATAN İNSANA İKİ KERE ANA RAHMİDİR “
     Refi isminde bir Türk 1900 lü yılların başında Fransa - paris‘tedir, bir kaç gün sonrada Ramazan bayramıdır.
    Refi‘nin Türkiye‘ye gelip, bayramı kendi yurdunda ailesi ve sevdikleriyle beraber geçirmesi imkansızdır. Bir sabah erken kalkarak bir parka gider. Park bomboş ıssız ve Refi fazlasıyla mütessir ve üzgündür! 
    Refi, bir banka oturur ve üzgün üzgün vatanı, ailesini, sevdiklerini düşünürken, Karşısındaki koca ve yaşlı bir söğüt ağacı dikkatini çeker( söğüt ağacı Anadolu‘ya has bir ağaçtır) 
    Bu söğüt ağacı bizim söğüt ağacı, benim Türk olduğumu anladı ve bana gülümsüyor, artık bu bayram Paris‘te yanlız değilim diye düşünerek, büyük bir sevinçle yaşlı söğüt ağacına yaklaşır, selam verir ve ağacı dostça okşayıp sevdikten sonra dibine oturur...
    Söğüt ağacıyla sohbete başlar!!! Yaşlı söğüte; sende benim gibi gurbetdesin, senin yerin burası deyil, senin yerin Anadolu‘da bir çeşmenin yanı başı, bir caminin avlusu, evleri kerpiç bir Anadolu köyünün orta yeridir der...
    Söğüt ise; evet benim yerim oralardır.Bende vatanımdan uzak düştüm.Ben şimdi anadolu‘da bir çeşmenin yanı başında olmam gerekiyordu. Benim altımda köyün sevdalı gençleri buluşup hasret gidermeliydi. Yaşlılar, ihtiyar gövdeme yaslanarak dinlenmeli, Osman emmiler, Mehmet dayılar dallarımın gövdesinde namaz kılmalı, askere uğurlanan gençler, davul - zurnalarla halay çekmeli, Yavukluları olan genç kızlar yaprağımla  gözyaşlarını silmeliydiler....Amma, kader bizi buralara attı. Bir zalim, genç bir fidanken beni vatan toprağımdan zorlan sökerek gelip gavuristana dikti. Çok büyük ızdıraplar çektim. Anadolu‘da olsam gölgeme oturan genç sevdalılardan kim bilir kaç kere, en çok sevdiğim türkü olan “ Söğüdün yaprağı dal arasında, güzeli severler bağ arasında“ yı dinleyecektim... sen sabırlı ol, birgün vatanına kavuşursun, inşallah sevdiklerinle nice bayramlarda bir ve beraber olursun, senin bu şansın var der.
    Refi ise, yaşlı söğütün bu acıklı ve hissi sözleri karşısında ; 
    “İnşallah, sende birgün hasretini çektiğin vatanımıza kavuşursun“ der.
    Yaşlı söğüt bu söz karşısında, müteessir ve titrek bir sesle;
    “ Benim dönüşüm imkansız, artık çok geç ve hem ümidim kalmadı, mecalim bitti, Anadolu‘ya döndüğünde, gördüğün her söğüte söyle; Vatanın kıymetini bilsin, yaprakları ses çıkartarak,altında uyuyan Hasan Emmi‘nin uykusunu bölmesin!!”
    Ne hazindir ki bugün bizi idare edenlerin bu vatana, bir söğüt ağacı kadar olsun ne muhabbetleri ve nede sadakatları var!!
                 PARİS AKŞAMLARI!!
    Vatan sevdasının ve vatansızlığın ne demek olduğunu en güzel ifade eden PARİS AKŞAMLARI ŞİİRİ, 1947 Yılı sonbaharında, Paris‘te SEN NEHRİ Üzerindeki bir köprünün ayağında, çöpcüler tarafından fark edilen, adı - sanı belli olmayan donarak ölmüş bir gencin cebinden çıkmıştır.
    Üstünden çıkan evraktan, kırımlı bir Türk olduğu, ikinci Dünya savaşının badirelerine kapılarak, yolunu kaybetdiği ve yolunun paris‘e düştüğü, burada çok sefil bir hayat sürdüğü ve aç susuz bir şekilde donarak öldüğü anlaşılmıştır.
                  EY TÜRK GENCİ !  Yarın, yad ellerde bir nehir kenarında donmuş cesedinin bulunmasını istemiyorsan;
                  TİTRE VE KENDİNE DÖN!

Paris Akşamları

Bu kent herşeyiyle bana yabancı,

Caddeler,binalar,bütün insanlar,Öyle hasretim ki ezan sesine, Ararım çevremde minare,cami

Lakin takılırım çan kulesine,Her semtin muhteşem kilisesine.Yadel elemleri sarar içimi,

Uzaklarda yurdum,burdan çok uzak,Her mevsim güneşli ,masmavi göklü,Camii, kubbeli kümbetli köşkle,Ozanlı,garipli, kervan saraylı,Hele insanları; Alp’li , Giray’lı.Yok haber onlardan ,baba evinden,

Bu yüzdendir halim kopuk bir yaprak, Herşey çok uzakta,benden çok uzak, Gözlerim daima engine dalar, Gözlerim daima engine dalar, Gözlerim daima engine dalar, Gözlerim daima engine dalar,

Gözlerim daima engine dalar, , Dağları dumanlı,yaslı Kırım da Duvarında mavzer ve KURAN olan, İsterim ki her ana yurdumda,

Gözlerim daima engine dalar Dağları dumanlı,yaslı Kırım da, Duvarında mavzer ve KURAN olan, Atacağında top bizim konakta Bir bakır sinili sofra başında, İftar beklenilsin,dua edilsin Ve sesiz sedasız yemek yenilsin, Sonra şadırvanda abdest alınıp Hep birlikte camiye gidilsin. uyansam her sabah ezan sesiyle, Görsem Ayşe’ciği su testisiyle, Dinlesem dedemi KURAN okurken, Başımı huşu ile yastığa koysam, Sonra toparlanıp yola koyulsam Yahut günün şavkı vururken camdan, Heybetli sesiyle çağırsa babam, Annemde kalk yavrum aslanım dese, Tutup elleriyle omuzlarımdan,o müşvik haliyle sarılsa, öpse, Semaver kaynarken ocak başında , Dünya Türk’lüğünden, Türk tarihinden, Bozkurt’tan ,Ergenekon’dan söz etse dedem, Sonra Türklük için eylese niyaz, Gözlerinden akan yaşını görsem, Evet yurdum uzak burdan,çok uzak Bir ferahlık,yahut bir şey umarak Düşerim yollara akşam üstleri,Hep böyle çaresiz yıllardan beri, Her zamanki gibi yorgun ve bitkin,


Artırıp yükünü hasta kalbimin,

Her an heyecanlı,gözlerimde yaş;

Görmek isteğiyle bir Türk,bir dildaş,

Dolaşırım Paris caddelerini,

Yorgun akan Sen’i,köpüklerini,

Bir karakış vakti sen kıyısında,

Kafamın içinde Türklük ülküsü,

Ruhumu kavuran özyurt hasreti,

Böyle göçeceğim ebediyete,

Donmuş cesedimi bulup çöpçüler,

Kimim ben ve neyim,ne bilecekler

YAZAR: Orhan KILIÇOĞLU




2095 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Başsavcı gözüyle ‘Görele Zıva Uşakları - 09/08/2017
Başsavcı gözüyle ‘Görele Zıva Uşakları
TONYA GÖRELE İLE BİR SAAT... - 29/05/2017
TONYA GÖRELE İLE BİR SAAT...
Zaman Akıp Giderken… - 06/12/2016
Zaman Akıp Giderken…
ÖLECEKSEK ADAM GİBİ ÖLELİM Mİ? - 27/11/2016
ÖLECEKSEK ADAM GİBİ ÖLELİM Mİ?
SAHİBİNDEN SATILIK ARŞI TİTRETEN DUALAR! - 07/11/2016
SAHİBİNDEN SATILIK ARŞI TİTRETEN DUALAR!
Hemşericilikten, Milletin ferdi olmaya… - 08/10/2016
Hemşericilikten, Milletin ferdi olmaya…
Eynesil Afet Bölgesi İlan Edilmeli - 25/09/2016
Eynesil Afet Bölgesi İlan Edilmeli
GÖRELE GÜMÜŞHANE'YE Mİ BAĞLANIYOR? - 29/05/2015
GÖRELE GÜMÜŞHANE'YE Mİ BAĞLANIYOR?
GÖRELE DEVLET HASTANESİ KAN KAYBEDİYOR - 29/01/2015
GÖRELE DEVLET HASTANESİ KAN KAYBEDİYOR
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam419
Toplam Ziyaret4173337
NÖBETÇİ ECZANE



   
  

google reklams