• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cavuslutesisleri
  • https://twitter.com/cavuslu_org
Üyelik Girişi
ÇAVUŞLUDAN
Facebook ta ÇAVUŞLU HABER

ÇAVUŞLU DA DÜĞÜN TARİHLERİ
GİRESUNSPOR

GÖRELESPOR
GÖRELEYİ CANLI İZLEYİN
İLLER ARASI MESAFE
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
NAMAZ VAKİTLERİ
Hava Durumu
google Reklam
Site Haritası

sanalbasin.com üyesidir

Selahattin Karaahmetoğlu röportajı :Bu gidişin sonu iyi değil

22/10/2012

Cumhuriyet Halk Partisi Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu, Türkiye’de demokrasinin işlemediğini belirterek mecliste sayısal çoğunluğun diktatörlüğünün endişe verici boyutlara ulaştığını ifade etti. Ülke adına kaygılı ve endişeli olduğunu belirten Karaahmetoğlu iktidarın politikalarıyla keyfiyet rejimi oluşturduğunu söyledi.

Ekonominin zamlarla sıkıştığını belirten Karaahmetoğlu, doğalgaza bir yılda % 54, elektriğe ise % 35 oranında zam geldiğini bu zamların dolaylı olarak diğer ürünlere de yansıdığını kaydetti.

Milletimizin sağduyuyla hareket ederek, CHP’ye destek vermesi gerektiğinin altını çizen Karaahmetoğlu, “AKP iktidarından bir an önce kurtulmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum.  Türkiye de AKP iktidarı ile birlikte ciddi manada otoriter bir rejim vardır. Demokrasi bu ülkede tıkanmıştır, demokrasi işlemiyor. %50 oy ile iktidara gelen siyasi parti memnun değildir, kendi yüzleri de gülmüyor çünkü. Bu nedenle ekonomi de iyi gitmiyor, sıkışıyor” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Milli Görüş gömleğini çıkararak emperyalizmin etkisine girdiğini ifade eden Karaahmetoğlu, “Başbakan Erdoğan ülke sorunlarını çözemiyor. Atatürk’ün bize bıraktığı yurtta sulh, cihanda sulh emanetini barış içerisinde tüm dünya ülkeleri ile başta komşularımız olmak üzere yaşarken birileri başka şeyler istiyor diye yurtta sulh cihanda sulh sözü terk ediliyor” şeklinde konuştu.

2002 yılında iktidara gelen Ak Parti’nin sıfır terörle göreve başladığını fakat gelinen noktada terörün iyice arttığını ifade eden Karaahmetoğlu,  “On yıl içerisinde 1200 civarında insanımız, askerimiz, güvenlik görevlimiz şehit oldu. Özellikle yaz döneminde bu üç ayda yüz civarında şehidimiz var. AKP daha kurulmadan, kurulma aşamasında bile Kürt sorunu meselesinde Kürt kanaat önderleriyle oturup pazarlık yaptılar.

Bu gün Türkiye ne yazık ki uyguladığı politikasıyla Suriye’nin kuzeyinde Irak’ta olduğu gibi Kürt federe yapısının oluşmasına katkı sunuyor. Ülkenin geldiği yer budur” dedi.

Bir ülkede en ciddi tehlikenin ulus bilincinin kaybedilmesi olduğunu ifade eden Karaahmetoğlu, “Ders kitaplarından Atatürk’ün fotoğraflarını kaldırmakta ki gaye ulus bilincini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Çünkü Atatürk; ulusal bağımsızlık demektir, ulus bilincini kavramak demektir. Yurttaşlık anlayışını benimsemek demektir. Bu bilinci ortadan kaldırmak için AKP bilinçli olarak ders kitaplarından Atatürk’ün fotoğraflarını, Cumhuriyeti ve Cumhuriyet bilincini ortadan kaldırmak istiyor. Bu da emperyalizmin bir talebidir” şeklinde konuştu.

Türkiye ve Giresun gündemine dair birçok mesele hakkında Sabriye Aydeniz’e açıklamalarda bulunan Milletvekili Karaahmetoğlu’nun röportajıyla sizleri baş başa bırakıyoruz;

 

 

AYDENİZ: Başbakanın çalışmalarını başarılı buluyor musunuz ve ülkenin gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?

KARAAHMETOĞLU:  Ülkenin gidişatının iyi olduğunu söylemek mümkün değil. Sürekli insanlarımız yoksullaşıyor, ülkenin birliği ve bütünlüğü konusunda çok önemli tereddütler var. Bu gün ki iktidar ülkenin ekonomik sorunlarını çözemediği için ağır zam ve vergi yükleriyle emekçi halk kitlelerin üzerine vergileri ve zamları yıkarak sistemin sorunlarını kapatmaya çalışsa bile bu da kâfi gelmiyor. Tarih göstermiştir ki bu gibi durumlarda bazı ülkeler için savaş kaçınılmaz oluyor. Türkiye, Suriye ile bir savaş riski yaşıyor. Bu tabloyu yaratan AKP ve onun başında başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ülke sorunlarını çözemiyorlar. Bu anlamda ülkemizin geleceği ile ilgili olumlu ve iyi umutlar söyleyebilmemiz mümkün değil.

 

AYDENİZ: Size göre nerede hata yapılıyor?

KARAAHMETOĞLU: Hatanın başlangıcı şu; biliyorsunuz daha önce onlar Refah Partisinin içinde çalışan insanlardı. Özellikle 28 Şubat sürecinden sonra Türkiye’nin milli sınırları içerisinde kendi potansiyel güçleriyle Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ile baş edemeyeceklerini anlayınca milli görüşü yani gömleklerini değiştirdiler. Başbakan daha önceleri kendisine sorulduğunda başkanlık sistemi Amerikan emperyalizminin bir oyunudur diyordu yani antiemperyalist bir tavrı vardı milli görüşçü olarak. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül; bizi Avrupa Birliğine almazlar, bizi ancak sarayın kulübesine alırlar diyerek o dönemde bu sözleriyle tepkisini göstermişti. Şimdi onlar bu dünya görüşlerini terk ettiler, Erbakan hocaya ihanet ettiler ve iktidara gelebilmek adına gittiler Amerika Birleşik Devletlerinden küresel güçlerin temsilcileriyle oturup anlaştılar. Türkiye’de iktidara gelebilmek karşılığında küresel güçlerin Türkiye üzerinde nasıl beklentileri var ise yerine getirme adına onlarla anlaştılar. Zaten o anlaşmayı yaptıkları gün Türkiye’nin geleceğinin kötü olacağı belliydi. Yani siz emperyalizme elinizi verirseniz bırakın kolunuzu vücudunuzu kurtaramazsınız. Bu gün AKP’nin ülkeye getirdiği felsefe, anlayış küresel güçlerle, emperyalizmle iş birliği haline girmek, onların gücüyle iktidara gelmenin bedelini bu ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla insan emeğini peşkeş çekerek ödeterek ülkeyi bir karanlığa taşıdılar.

 

AYDENİZ: Her an olası bir savaş ile karşı karşıyayız bu anlamda duygu ve düşünceleriniz neler?

KARAAHMETOĞLU: Türkiye Cumhuriyeti devleti emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı veren ilk ülke ve mazlum milletlere de örnek olmuş bir ülkedir. Bundan etkilenen Asya, Afrika ülkeleri gibi bazı ülkeler bizim kurtuluş savaşımızdan, bağımsızlık savaşımızdan sonra o ülkeler de kendi ülkelerinde bağımsızlık mücadelesini verip, bağımsız birer ülke haline geldiler. Dolayısıyla biz insanlığa Türkiye olarak,  ulus olarak çok önemli örnek olduk.  Atatürk’ün bize bıraktığı yurtta sulh, cihanda sulh emanetini barış içerisinde tüm dünya ülkeleri ile başta komşularımız olmak üzere yaşarken bu anlamda tüm dünya ülkelerine de örnek teşkil etmiştik. Lakin şimdi birileri başka şeyler istiyor diye yurtta sulh cihanda sulh sözü terk ediliyor. Biz bu gün bazı ülkelerin iç işlerine karışıp, o ülkelere karşı devrim ihraç ediyoruz. Örneğin Libya!.. Sayın başbakan Nato’nun Libya’da ne işi var dedi ertesi gün herkesten önce Libya’ya girdik. Neden? Çünkü dünyanın öbür ucundan onları Türkiye’de iktidara getiren güçler sen ne yapıyorsun, bizim dediğimizi yapacaksın dedi ve başbakan da yapmak zorunda olduğu gereğini yaptı, herkesten önce biz Libya’ya girdik, 300 bin dolar para yardımı yaptık ve orada bir sürü karanlık ilişkilerin içinde Türkiye olarak görevimizi yaptık ve bizim gibi Müslüman bir ülkenin iç işlerine karıştık ve Kaddafi’den barış ödülü alan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Kaddafi’nin katledilmesine de böylece katkı sağlamış oldu.. Buradan başladık.  Bundan sonra sıra Suriye’ye geldi. Hatta bir komisyon toplantısında ben dış işleri bakanı Ahmet Davutoğlu’na bu gün Suriye, yarın İran, sonra sıra Türkiye’ye gelecek mi diye de komisyonda sordum. Sayın Davutoğlu amiyane bir deyimle bize sıra gelmez dedi. Hâlbuki bize de sıra gelir. Çünkü siz başka ülkelerin iç işlerine karışırsanız sıra size de gelir. Bu gün Türkiye Suriye’ye resmen karışıyor.  Suriye’ye savaş kışkırtıcılığı yapılıyor. Bu gün Hatay’da Apaydın kampında biz özgür Suriye denilen, dünyanın farklı yerlerinden gelen kaçaklar, mahkûmlar, gangsterler, eşkıyalardan kurulu bir orduyu biz silahlandırıyoruz. Onlara lojistik destek veriliyor, o kamplarda o insanlar eğitiliyor. O insanlar Suriye’ye girip, katliamlar yapıyor ve tekrar Türkiye’ye geri dönüyor. Hatta yaralı askerler Türkiye’ye ambulanslarla gelirken o ambulanslar Suriye’ye giderken içinde silahla gidiyor. Biz orayı silahlandırıyoruz yani Suriye’nin iç işlerine karışıyoruz. Bu durum bağımsızlık savaşı veren, mazlum milletlere örnek olan Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışan bir görünüş değil. Türkiye gerçekten savaş ile karşı karşıya, bu tezkere mecliste de gündeme geldiğinde biz teskereye karşı çıktık ve savaşa hayır dedik..

 

AYDENİZ: Kürt sorunu çözümü noktasında iktidarın çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

KARAAHMETOĞLU: Ülkemizde böyle bir sorun var. Bu sorunu inkâr etmek mümkün değil. Bu sorunun çözülmesi ülke ekonomisine, ülke barışına ve insanların can ve mal güvenliğine çok önemli katkılar sunacaktır. AKP 2002 sonunda iktidara geldiğinde hemen hemen sıfır terör ile bu ülkeyi devraldı. On yıl içerisinde 1200 civarında insanımız, askerimiz, güvenlik görevlimiz şehit oldu. Özellikle yaz döneminde bu üç ayda yüz civarında şehidimiz var. AKP daha kurulmadan, kurulma aşamasında bile Kürt sorunu meselesinde Kürt kanaat önderleriyle oturup pazarlık yaptılar. Belli anlaşmalar yaptılar ve bu anlaşmaların gereğini yapacakları konusunda Amerika’ya söz verdiler. Ve bu gün bu sözleri uygularken bir anda bunları yapamayacaklarını bildikleri için aşama aşama, basamak basamak giderek halkı da buna alıştırarak verdiği sözleri bu konuda yerine getirmeye çalışıyorlar. Bir dönem yurt dışında sanırım Norveç’te Türkiye de Kürt sorunu yoktur diyen başbakan bu sözlerinden sadece yirmi gün sonra Diyarbakır’a geldi ve Türkiye’de Kürt sorunu var dedi. Başbakanın nerede ne zaman nasıl konuşacağını önceden kestirmek ve ona göre bir yorum yapmak çok zor. Bizim bölgemizde yaşlı insanlar anlatır; adamın biri çok yalan söylüyormuş, diğeri ona demiş ki yalanını iyi ezberle sana soracağım. Bizim başbakan da aynen böyle, yalanını başbakana sormak lazım. Habur’da ki rezillikler, Oslo da ki görüşmeler… Bunları yapan başbakan.. Oslo da PKK ile görüşen şerefsizdir dedi.  Daha sonra görüşmeler ortaya çıktıktan sonra ben görüşmedim devlet görüştü dedi. Şimdi ise Öcalan ile görüşebilirim diyor. Gazetede böyle bir açıklama vardı. Gerçi bu açıklama ne kadar doğru orasını bilemiyoruz. Bu konuda verdiği sözler var, bu sözleri yerine getir diye baskı altında. Bu millete karşı bu sözleri yerine getirmenin de çok kolay olduğunu düşünmüyorum, zor. Zaman kazanmak istiyor, iki tarafı da oyalamak istiyor. O nedenle zikzaklı fikirler beyan ediyor. Suriye ile girebileceğimiz bir savaş bu ülkenin bölünmesi için bir faktör olabilir. Bu gün Türkiye ne yazık ki uyguladığı politikasıyla Suriye’nin kuzeyinde Irak’ta olduğu gibi Kürt federe yapısının oluşmasına katkı sunuyor. Ülkenin geldiği yer budur.

 

AYDENİZ: Başkanlık sistemi gelir mi, başkanlık sisteminin artıları ve eksileri neler olur?

KARAAHMETOĞLU: Başkanlık sistemi bizim gibi yurttaşların özümsemediği bir toplumda son derece tehlikelidir. Bu krallığa, padişahlığa, faşizme girer. Bizim ülkemize en uygun sistem parlamenter demokrasidir. Laik ve demokrat bir ülkede başkanlık sistemine geçersek; demokrasiyi benimsememiş, özümsememiş insanların kendisini ilah zannetmesi, kral zannetmesi, padişah zannetmesi çok doğal bir olgu haline gelir. Parlamentoda demokrasiyi savunduğumuz halde bu gün parlamentoda bile sayısal çoğunluğun diktatörlüğü var. Yani parlamento içinde bile bu diktatörlük, otoriter anlayış var. Başkanlık sistemi olduğu zaman otoriter ve faşist bir anlayışı kendi elimizle taşımış oluruz.

 

AYDENİZ: Milli bayramlarımız yok ediliyor, ders kitaplarından Atatürk’ün resmi kaldırıldı, andımız okutulmuyor. AK Parti bu tavrı ile size göre ne yapmaya çalışıyor?

KARAAHMETOĞLU: Bir ülkede en ciddi tehlike ulus bilincidir. Dünyada en etkili silahı atom bombası olarak kabul edersek ulus bilincini ortadan kaldırmak emperyalist ülkeler için atom bombasından daha tehlikelidir. Ders kitaplarından Atatürk’ün fotoğraflarını kaldırmakta ki gaye ulus bilincini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Çünkü Atatürk; ulusal bağımsızlık demektir, ulus bilincini kavramak demektir. Yurttaşlık anlayışını benimsemek demektir. Bu bilinci ortadan kaldırmak için AKP bilinçli olarak ders kitaplarından Atatürk’ün fotoğraflarını, Cumhuriyeti ve Cumhuriyet bilincini ortadan kaldırmak istiyor. Bu da emperyalizmin bir talebidir. AKP kendisini iktidara getiren o güçlere karşı, o güçlerin talebini yerine getirmek için bu organizasyonu yapıyor. Bu konuda başarılı olurlar mı derseniz bu Türk halkının bu konuda ki direncine bağlıdır. Bizim halkımız çok sabırlı bir halk yani tepkisini ne zaman göstereceğini önceden kestirmek mümkün değil fakat ben halkımızın Atatürk’e, silah arkadaşlarına, bize bağımsız Cumhuriyet bırakan gazilerimize, şehitlerimize vefa ve şükran borçlu olduğunu biliyorum ve halkımızın bu bilinçle gereken cevabı vereceğine yürekten inanıyorum.

 

AYDENİZ: Atatürk Meydanı projesi daha yapım aşamasında iken Giresun Ak Parti siyasi temsilcilerinin hep eleştiri odağı oldu lakin Giresun halkı bu projeyi beğendi ve bu projeye sahip çıktı. Sosyal paylaşım sitelerinde de beğeni rekoru kırıyor. Siz beğeniyor musunuz?

KARAAHMETOĞLU: Yapılan proje çok doğru ve çok güzel bir proje. Bunu halkımız da kabul etti. Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz derseniz, dayanağım da halkın buraya gösterdiği ilgidir. Bu meydan halkımızın sosyal yaşam tarzını değiştirdi. Artık insanlar görüşmelerini,  zamanını Atatürk Meydanına göre uyarlar hale geldiler. Şehrimiz albenisi olan önemli bir meydana kavuşmuştur. Başarılı bir projedir. Ben şahsım olarak hem Giresun halkı adına hem de Cumhuriyet Halk Partisi olarak Başkanımız Sayın Kerim Aksu’ya bu anlamda teşekkürü bir borç biliyorum.

 

AYDENİZ: Belediye başkanımızın ismini telaffuz etmişken Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu’nun  çalışmalarını nasıl buluyorsunuz? Size göre eksik yönleri var mı?

KARAAHMETOĞLU: Ben belediye başkanımızı çok başarılı bir belediye başkanı olarak değerlendiriyorum. Çünkü 2009 yılı seçimlerinden önce belediye başkanımız Giresun halkına projelerini sunmuştu. Bu gün de o projede olan vaatlerinin çok önemli bir kısmını 3,5 yıl gibi bir sürede gerçekleştirdi. Diğer vaatlerini de tamamlayacaktır. 85 yıllık itfaiye binası yerine bu gün çok modern, çağdaş bir itfaiye binası yapıldı. Keza Atatürk meydanını hep beraber görüyoruz. Bulancak durağının oraya yapılan istimlâk ile trafiğin önemli oranda rahatladığını hep beraber görüyoruz. Parklarıyla, meydanlarıyla modern bir şehir projesini belediye başkanımız gerçekleştiriyor. Bu sene 75 bin kilometre asfalt döküldü. Kurban bayramı geliyor ve inancımız gereği mezarlıklara gideceğiz. Yaşamını yitiren annemize, babamıza, akrabalarımıza Fatiha okuyacağız. Mezarlıklarımız yeniden yapılandırıldı. Şehir mezarlığımızın bile Giresun’a nasıl bir değişiklik getirdiği görülüyor, bu çok önemli. Bütün camilerimiz çok düzenli periyotlarla temizleniyor. İnsanların daha sağlıklı ortamlarda ibadet yapmaları için insana ait her yerde belediye var ve insanların ihtiyaçlarını karşılıyor. Ben belediye başkanımızı CHP’li olduğu için değil, belediye başkanı olarak çok başarılı buluyorum. Tabi ki şehrin eksiği bitmez, bundan sonra da eksiklikler çıkacaktır. Belediye başkanımızın çalışkanlığı bu ihtiyaçların gerisinde kalmayacağını gösteriyor. Belediye başkanı Sayın Kerim Aksu sayesinde Giresunlular çağdaş bir kentte yaşamanın bütün olanaklarını da kullanacaklardır.

 

AYDENİZ: Nüfusu 2 binin altında olan belde belediyelerin kapatılacak olması size göre doğru bir karar mı?

KARAAHMETOĞLU: Nüfusu 2 binin altında olan beldelerin kapatılmasının bizler doğru bir karar olduğunu düşünmüyoruz. 14 Ekimde 98 beldede sandık kurarak referandum yaptık. Hatta bazı sandıklara gerçekçi olması açısından AKP’lileri ve MHP’lileri de davet ettik. Onlar da sandık başında görevde durdular. Türkiye’de 123 bin 500 civarında 98 beldede insanlar oylarını kullandılar. %98,5 i belde belediyeleri kapatılmasın, %1,5 i de kapatılsın şeklinde sonuç çıktı. Fransa da 40 bin belediye var. Demokrasiyi geliştirmek, demokrasiyi kalıcı kılmak, daha demokratik ve özgür bir ortam yaratmak için yerel belediyeciliğe çok önem veriyorlar. Biz de aksine belediyeleri kapatmaya çalışıyoruz. Belde de oturan insanlar hizmet alsa, şehir kültürü, kent kültürü alsa, kendilerini sosyal bir varlık olarak geliştirse, bu durum onlara neden çok görülüyor? Belde belediyelerinin kapatılmasına parti olarak karşıyız. Zaten bu konuda mecliste oylama yapıldı, üçüncü tur oylamasında 360 oy çıktığı için de Cumhur Başkanına gönderildi, Cumhur Başkanı da tekrar görüşülmesi için bunu meclise geri gönderdi. Mecliste tekrar oylama yapılacak lakin biz beldelerin kapatılmasına karşıyız. Bizler belde belediyeleri yerel demokrasinin beşiği olan, demokrasiyi buradan geliştirip ülkenin tümüyle demokrasiyi geliştirerek özgür birey, örgütlü bir toplum ve demokratik bir devletin kurulmasında belde belediyelerin çok önemli bir fonksiyonu olduğunu düşünüyoruz.

 

AYDENİZ: Yerel seçimler öne alınıyor bu durumda CHP Giresun’da nasıl bir başarı yakalamayı hedefliyor?

KARAAHMETOĞLU: Biz bir önce ki belediye başkanlığı seçimlerine göre çok daha başarılı olacağız. Buna inanıyoruz. 

 

AYDENİZ: Röportajımızı burada noktalamadan önce son olarak Giresun halkına gazetemiz aracılığıyla neler söylemek isterisiniz?

KARAAHMETOĞLU: Ben ülkem adına kaygılı ve endişeli olduğumu söylemek istiyorum. Ülkede her ne kadar bu gün bir parlamento var ise de mecliste sayısal çoğunluğun diktatörlüğü var. Demokrasi işlemiyor, yapılacak işler bir kişinin dudağı arasında. Bakın yerel seçimleri bile Sayın Başbakanın kendi ajandasına göre yapıyoruz. Yani kendi siyasi geleceğinde ki talepleri ne ise yerel seçimleri bir kişinin isteği üzerine beş ay geriye almaya çalışıyorlar. Bu bir keyfiyet rejimidir. Türkiye de AKP iktidarı ile birlikte ciddi manada otoriter bir rejim vardır. Demokrasi bu ülkede tıkanmıştır, demokrasi işlemiyor. %50 oy ile iktidara gelen siyasi parti memnun değildir, kendi yüzleri de gülmüyor çünkü ülkenin işsizliğini, terör sorununu ve yolsuzluk sorununu çözemiyorlar. Bu nedenle ekonomi de iyi gitmiyor, sıkışıyor. Gazete ve televizyonlar da ekonominin çok iyi gittiği söyleniliyor madem ekonomi o kadar iyi ise neden bu kadar zam yapılıyor? Doğal gaza bir yılda %54, elektriğe %35 zam geldi. Bu zamlar diğer ürünlere de yansımaya başladı. Demek ki ülke iyiye gitmiyor. O zaman klasik bir yöntem vardır eğer bu da yeterli gelmiyorsa o sorunları unutturacak bir yöntem vardır o da savaştır. Hiç kimse ülkeyi savaşa sokma hakkına sahip değildir. Bu konuda ciddi kaygılarım var. Ülke insanımızın daha sağduyulu düşünmesini, olaylara tavır koyarak katkı sağlamasını, demokrasi mücadelesinde CHP ye destek vermesini ve AKP iktidarından bir an önce kurtulmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum.  Kurban Bayramı öncesi halkımıza şu mesajı vermek istiyorum; bayramlarımız bizim için çok özel ve önemlidir. Bizleri birbirimize daha çok yaklaştıran, kenetlendiren duyguları bize veren dini değerlerimizdir. Bu anlamda ben tüm Müslümanların Kurban Bayramını, ülkemizin, insanlarımızın, özellikle kendi ilimizin insanlarımızın da Kurban Bayramlarını kutluyorum. Sağlıklı bir yaşam diliyorum.   

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam166
Toplam Ziyaret4160007
NÖBETÇİ ECZANE



   
  

google reklams