• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cavuslutesisleri
  • https://twitter.com/cavuslu_org
Üyelik Girişi
ÇAVUŞLUDAN
Facebook ta ÇAVUŞLU HABER

ÇAVUŞLU DA DÜĞÜN TARİHLERİ
GİRESUNSPOR

GÖRELESPOR
GÖRELEYİ CANLI İZLEYİN
İLLER ARASI MESAFE
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.432432.5624
Euro34.631634.7704
NAMAZ VAKİTLERİ
Hava Durumu
google Reklam
Site Haritası

sanalbasin.com üyesidir

fıkra 1

devamı                                      

20 

19/03/2010 cuma

Babası çocuğuna güzel bir iş kurmak için paçaları sıvamış. Ancak oğlan salak olduğu için hiç bir işi beceremiyormuş.Babası ona ne is bulduysa hepsini elini yüzüne bulaştırmış berbat etmiş. En sonunda babası tam otomatik bir sosis fabrikası kurdurmuş. Çocuğunu elinden tutup, bari işi öğrensin diye hemen fabrikadaki bir ...sosis makinesinin başına götürmüş.
- “Bak oğlum” demiş. “Buradan böyle öküzü yolluyorsun… aha diğer taraftan sosis olarak çıkıyor, bu kadar basit anladın mı?”. Çocuk dinlemeden başını sallamış, sallamış ta… sonra babasının yüzüne salak salak bakmış ve;
- “peki buba, buradan sosisi goysak, öteki taraftan öküz olarak çukar mu ?” diye merakla sormuş. Babası hemen cevaplamış:
- “Maalesef evladım, o teknoloji bir tek senin ananda var…”
 

                                         19 

18/03/2010      

Temel doktora gitmiş:
- Doktor bey, bizum Fadime sağır herhalde, sorularima cevap vermeyi...
- Karınızın sağırlık derecesini ölçelim. siz bir soru sorun, duymaz ise beş adım yaklaşıp soruyu tekrarlayın. Ne kadar mesafede duyuyor bilelim.
Temel, deneme yapmak icin eve gittiğinde Fadime'yi yemek yaparken bulmuş:
- Karıcuğum ...bugün yemekte ne var?
Ses yok... Beş adım yaklaşıp bir daha sormuş. Çıt yok... bir beş adım daha yaklaşıp yine sormuş:
- Kiz Fadime saa diyrum, yemekte ne var?
- Bak Temel, dördüncü kez söyliyrum, yemekte hamsili pilav var...

                            18 

17/03/2010 

Mehmet ile Handan öğrenci olup, aynı evi paylaşmaktadırlar.Bir gün Handan ve Mehmet, Mehmet'in annesini yemeğe davet ederler.Mehmet'in annesi akşam yemeği süresince Handan'ı uzun uzun süzer ve aslında Handan'ın çok alımlı ve güzel bir kız olduğunu, acaba aralarında ev arkadaşlığından daha ileri bir boyutta bir ilişkini...n mevcut olup,olmadığını merak eder.Aklını okumuşcasına Mehmet annesine der ki:
Ne düşündüğünü biliyorum ama emin ol ki sadece ev arkadaşıyız, ötesi yok.
Akşam yemeğinden sonra Mehmetin annesi evine döner.
Aradan bir iki gün sonra Handan der ki:
Mehmet, annen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesini bulamıyorum.Mehmet yanıtlar:
Annemin almıs olabileceğini tahmin etmiyorum ama ben yine de kendisine bir mektup yazayım.Oturur ve yazar:
Anneciğim, gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum, ama almadın da demiyorum. Fakat konu şu ki: Sen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesi kayıp.Sevgiler oğlun Mehmet.
Bir hafta sonra Mehmet'in annesinden mektup gelir:
Sevgili oğlum:
Handanla yatıyorsun demiyorum, ama yatmıyorsun da demiyorum. Fakat konu şu ki: Handan kendi
yatağında yatıyor olsaydı,gümüş çorba kasesini çoktan bulmuş olurdu.Sevgilerle annen...

                                            19 

16/03/2010 

  Adam doktora gitmişti. Muayeneden sonra doktor : -Sana suppozituvar yazıyorum. Akşamları uygularsın der. Adam eve geldikten sonra karısına sorar.
-Suppozituvar ne demek?
-Ben nerden bileyim aç telefonu doktora sor.
Adam doktora telefonda suppozituvarın nasıl kullanılacağını sorar.
Doktor yanıtlar.
-Rektal yoldan kullanacaks...ın.Ve telefonu kapatır. Adam karısına döner ve : -Rektal yol ne demek?
-Ayol delimisin ben nereden bileyim doktora sorsana.
Adam bu sefer de rektal yoldan kullanmak nedir diye sorar.
Doktor yanıtlar.
-Anal yoldan uygulayacaksın. Adam yine anlamamıştır. Tekrar sorar :
-Anal yol nedir? Doktor tekrar yanıtlar.
-Kıçına sok kardeşim. Ve telefonu kapatır. Adamın yüzü buruştuğu için karısı sorar.
-Doktor ne dedi?
-Valla adamın ne dediğini anlamadğm ama çok kızdı sanırım. İlacı kıçına sok dedi

                                             18 

15/03/2010   

      Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar, Avusturalya’da tatil yapmaya karar vermişlerdi. Pencereden saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı.
Sessizliği pilotun anonsu bozdu:
“Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak ...zorundayız.”

“Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız.”
“Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak.”
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu kanamadı.
Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu, gözlerine endişeyle baktı;
“Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?”
“Hayır sevgilim, unutmuşum. Kızdın mı?”
Adam endişeyle yine sordu:
“Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?”
“Özür dilerim canım, onu da ödememiştim.”
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı. Karısı şaşkın, korkarak sordu.
“İyi misin tatlım?”
“Hiç olmadığım kadar. Bizi bulacaklar!”

                             17 

13/03/2010     

Adamın biri hastalanıyor. O gün canı, işe gitmek istemiyor.İçinden
Allah'a şöyle bir dua edeceği tutuyor:

-'Allah'ım, her gün işe gidip 8 uzun saat boyunca evim ve eşimin
rahatı için çalışıyorum. Eşim ise sadece oturuyor. Ne olur, bir
gün benim yerime geçip, ne kadar zor bir hayat yaşadığımı
görmesini sağla.'

Hikaye bu ya, b...irdenbire adamın dileği yerine geliyor. Ertesi sabah
karısının bedeninde uyanıyor.

Hemen yataktan fırlıyor.
Eşinin kahvaltısını hazırlıyor.
Çocuklarını uyandırıyor.
Elbiselerini hazırlıyor.
Onların da kahvaltılarını yaptırıyor.
Beslenme çantalarını hazırlıyor.
Çocukları okula götürüyor.
Ev e dönüp, evi toparlıyor.
Yıkanacak bulaşıkları ve çamaşırları hallediyor.
Temizleyiciye götürülecek olanları eline alıp telefon
faturasını ödemek için bankaya gidip sıraya giriyor. Faturayı ödedikten ve
temizlikçiye uğradıktan sonra, akşam yemeği için alışverişe gidiyor.
Eli kolu dolu bir vaziyette eve dönüyor.

Bu arada öğlen oluyor.
Evi süpürmeye başlıyor.
Eşyaların tozunu alıyor.
Mutfağı siliyor.
Çocuklarının okuldan gelince yiyeceği keki pişiriyor.
Eee artık çocukları okuldan alma zamanı da geliyor.
Yolda onlarla sohbet ediyor.
Okulda olanlar konusunda akıl fikir veriyor.
Eve geldiklerinde derslerini kontrol edip, çalışma
masalarına oturmalarını sağlıyor.
Süt ve kek getiriyor.
Bu arada yıkadığı çamaşırları üt ülemesi gerekiyor.
Ütü bittiğinde ancak akşam yemeğini hazırlayacak kadar
vaktinin kaldığını
fark ediyor.
Hemen patatesleri soymaya başlıyor.
Salata malzemelerini yıkıyor.
Pilav için pirinci ıslatıyor.
Etleri çıkartıp, fırın için hazırlıyor.
Kocası eve geldiğinde, onu sofraya tabakları
yerleştirirken buluyor.
Akşam yemeğinden sonra, önce eşinin kahvesini pişiriyor.
Masayı topluyor ve bulaşıkları hallediyor.
Eşinin ve çocuklarının ertesi gün giyeceği kıyafetleri
kontrol ettikten
sonra çocukları yatırıyor.
Onlara hikaye okuyor.
Televizyon seyretmeye ve biraz da gazete okumaya salona
dönüyor ki, eşi onu
yatak odasına çağırıyor. Ne de olsa , adamcağız bütün
gün onlar için çalışıp, yoruldu, şimdi rahatlaması ve gevşemesi
gerekiyor. Bu da zaten o nun görevi.

Ertesi sabah uyandığında hemen Allah'a yalvarmaya başlıyor :

'Allah'ım özür dilerim. Ben ne dediğimi bilmiyormuşum. Karımın
hayatını rahat zannetmekle ne halt ettiğimi şimdi anladım. Lütfen
beni eski halime döndür.'

Allah cevap veriyor :
-'Evet, dersini aldığını görüyorum. Herşeyi değiştireceğim ama
maalesef 9 ay beklemek zorundasın, çünkü dün gece hamile kaldın ..

                                    16 

12/03/2010  

   Amerika, İngiltere ve Türkiye başbakanları bir araya gelmiş.

Toplantıya geçmeden önce basının karşısına birlikte geçmişler. Bir gazeteci, ABD başkanına sormuş.

- Siz işçinize ne kadar maaş veriyorsunuz?... Devamını Gör

ABD Başkanı:

- 2000 dolar veriyoruz. Bunun 1000 dolarını harcıyorlar geriy...e kalan paralarını da ne yaptıklarını sormuyoruz.

Sıra İngiltere Başbakanına geliyor. Aynı soruyu ona da soruyorlar.

- O ise 2000 sterlin verdiklerini söylüyor. 1000 sterlini harcayıp geriye kalan paralarını ne yaptıklarını sormadıklarını ifade ediyor.

Sıra Türkiye'ye gelmiş. Türk Başbakanı ise;

"Bizim ülkemizde açlık sınırı 1000 TL" demiş "Biz 550 TL veriyoruz geriye kalan 450 TL' yi nerden getirdiklerini sormuyoruz" demiş
                                15 

10/03/2010

   

 Salomon' u vergi dairesinden aramışlar, geçen ayın muhsabe kayıtlarını al gel demişler, çıkmış yola...
Komşusu görmüş nereye demiş Salomon?

-Vergi dairesine

- eee böyle gidilir mi?

- Neden?

- Sen tüccarsın, temiz giyin, banyonu yap, tarş ol, ayıptır

Haklısın demiş Salomon, gitmiş eve, denilenin fazlasını yapıp dışarı çıkmış,... bu sefer bir başka komşusuyla karşılaşmış, oda aynı soruyu sormuş;

- Nereye be Salomon?

- Vergi dairesine

- Sen aklını peynir ekmekle mi yedin, böyle gidilir mi?

- Neden?

- Eee derler bu nasılsa çok zengin, bol vergi çıkartıp, soğana çevirirler seni

- Haklısın demiş, kafası karışmış, demiş en iyisini haham bilir.

Gitmiş çalmış hahamın kapısını, karısı çıkmış,
-Haham evde

- Yok şehirde

- Ne zaman dönecek

- Bugün gelmez, yarına anca

- ama bana şimdi lazım

- neden?

- soru sormam lazım

- bana sor belki bilirim

- sen ne bilirsin

- eee kaç senedir karısıyım belki kulak dolgunluğum olmuştur, duydukalrımı derim

- ha ee iyyi madem, bana dediler vergi dairesine temiz giyin süslen git, ama başka arkadaşım da hayır kötü giyin fakir görün dedi, ben şimdi ne yapayım?

- Ah ahh Salomon efendi, sen bunu dedin, benim aklıma gerdek gecem geldi

- Alla Alla ne alakası var şimdi?

- Bende dedim anama gerdekte ne giyeyim, pembe mi? yeşil mi?

- E ne dedi anan, ne giydin?

- Ne giyersen giy kızım, akıbet aynı... Kurtuluşun yok..

                                  14

                            

09/03/2010

     

ÖĞRENCİLERİNDEN BİRİ MEVLANAYA SORMUŞ:

   Efendim, bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum. Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?"

- "Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım."

***

• Öğrenc...i gitmiş, birincinin ensesine bir tokat akşetmiş. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlana''nın öğrencisini yere yıkmış. Öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var.

• Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat akşetmiş. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş.

• Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş.

• Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına de.
Öğrenci Mevlana''ya dönmüş, olanları anlatmış.

Mevlana; "İşte sana istediğin örnekler....

- Birinci, şeriat kapısını geçememiş biri idi.
Şeriatta kısasa kısas olduğu için, tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.

- İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi.
"Sana kötülük yapana bile iyilik yap".
Onun için döndü, oturdu.

- Üçüncü, marifet kapısına kadar gelmiştir.
İyinin ve kötünün tek Yaradandan geldiğini bilir, inanır.
Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı.

- Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir.
Onun için dönüp bakmadı bile..
Tasavvuftaki 4 Kapı.
 

                                             12 

08/03/2010 

Temel uzun zamandir görmedigi arkadasi Cemal'le Istanbul'da karsilasinca :
- Uşağum nasilsun pakayum?
-Iyiyum...
-Çocuklarin nasildur?
-Onlar da iyidur.
-Peki karin nasildur?
Temel böyle sorunca Cemal'in birden yüzü degisir...Temel arkadasinin karisinin geçen yil öldügünü hatirlayip hemen söyle der :
-Yani hala ayni mezarda mi yatiyii?
/2010 

                                        11

      Bir gün Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş:

"Güm Güm Güm!!!"

İçeriden seslenmişler:

- Kim o?

Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:

"Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!"

İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçi...nceye kadar.

Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış:

"Güm Güm Güm!!!"

İçeriden sormuşlar: “Kim o?”

Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:

“Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!”

İçeriden hemen cevaplamışlar:

- Hadi len! Onlar 40 yıl önce geldi!..

Dışarıdan yine ses gelmiş:

- Biz mehter takımıyız; ancak geldik!!!

                                               10

06/03/2010

          

- 9 yaşlarında bir çocuk var, bu çocuğun en sevdiği şey yatak odasındaki dolaba girip oyuncak beyaz ayısı ile oynamak.
Yalnız bu duruma annesi cok kızıyormuş çünkü kocası yokken sevgilisini eve getiriyormuş.
Yine bir gün annesi sevgilisi ile dışarıda iş üzerindeyken çocuk dolapta beyaz ayısı ile oynuyormuş... Bu sırada...
kadının kocası gelmiş kapı çalınmış, kadın panik ile adamı dolaba sokmuş..
Bu sefer kocasıyla dışarda sevişmeye başlamışlar.
Bu sırada içerde çocuk ve adam karşı karşıya oturuyorlar.. bir süre sonra
* Amca,
* Efendim? * Benim bi beyaz ayım var..
* Eee.?
* Sen onu alıcaksın
* çocuğum ben koca adamım ne yapıyım ayıyı?
* yok yok alıcaksın.. * Almıcam ulan
* Alıcaksın, yoksa çıkar babama söylerim
* Peki peki sus... ne kadar ?
* $50
* Hadi lan .. ben $50 vermem ona
* Peki bende çıkar babama söylerim...
* peki peki ... al şunu ..
aradan bi süre geçmiş..
* Amca
* ne var?
* ayımı geri ver..
* hadi lan ben ona $50 saydım..
* vericeksin, yoksa çıkar babama söylerim..
* peki lan velet al sus şunu..
biraz sonra
* Amca..
* ne var
* benim beyaz ayı varya...
* eee ..?
* sen onu geri alıcaksın $100
* Hmmppf !
Bu böyle sabaha kadar devam etmiş.. çocuk adamın cebindeki tüm parayı almış. Ertesi gün gitmiş... Paralarla kendisine bir bisiklet almış.. Eve dönmüş annesi bisikleti görmüş *bunu nerden buldun? demiş O da
*yerde para buldum onunla aldim demiş..
Annesi
*Olmaz çocuğum sen günah işlemişsin, git bisikleti geri ver, parayı geri al .. sonra o parayı kiliseye bağşsla.. gitmişkende parayy nasyl bulduğunu anlat ve günah çıkar demiş...
Çocuk istemeye istemeye gitmiş, bisikleti geri vermiş, parayı almış.. sonra parayı kiliseye bağışlamış ve günah çıkarma odasına girmiş...
Rahip kabinin diğer tarafından seslenmiş *Buyur çocuğum
* Rahip amca benim bi beyaz ayım var
Rahipten gelen cevap:
*S..tirrrrr gitt laaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan..!

                        

                                                          9

05/03/2010 

 Anadolu'nun bir köyünde Türkiye'nin en yasli adaminin yasadigi haberi
gelmis. Adami apar topar tutup Istanbul'a getirmisler. Show TV'de ana
haber bultenine çikarmislar. Reha Muhtar yasli adama sormus:

- Amca, bu kadar sene yasadin. Bize en güzel anini anlatir misin?

Adam anlatmaya baslamis:

- Oglum, bizim esegin sipa...si kaybolmustu, köy gençleri toplanip aramaya
koyulduk. Velhasil sipayi dagin arkasinda bulduk. Hayvani dagin
arkasindan getirirken seytan dürttü, serde gençlik te var. Esek gözümüze güzel göründü. Oracikta sipayi...

Reha adami susturmus:

- Aman amca baska güzel anin yok mu?

- Var. Bi gün muhtarin kizi kaybolmustu, aramaya koyulduk, dagin
arkasinda
bulduk. Dagin arkasindan getirirken seytan dürttü, serde gençlik te
var. Kiz gözümüze güzel göründü. Oracikta...

- Amca senin bütün güzel anilarin böyle ise bir de kötü anini anlat
bakalim.

- Hiç sorma oglum, bir gün ben de kayboldum...

                                                         8 

03/03/2010   00:56:25            

 Bir karı-koca çok kötü bir kaza geçirirler. Kadının yüzü tamamen yanar. Plastik cerrahlar kadının yüzünü eski haline getirebilmek için deriye gerek olduğunu ama kadından deri alamayacaklarını söyleyince kocası deri vermeye
gönüllü olur. Fakat kocasından alınacak deri popo bölgesinden alınacaktır. Adam bu bilginin karısı...na söylenmemesini ister çünkü moralinin bozulacağından çekinmektedir.
Ameliyat tamamlandıktan sonra kadın eskisinden de güzel görünür. Her gören bu muhteşem güzellik karşında hayrete düşmektedir. Bir gün kadın kocası ile baş başa kaldığında ?
-"Hayatım çok teşekkür ederim. Benim bu halim senin sayende. Sana nasıl teşekkür etsem?" deyince kocası cevap verir:
-"Teşekküre gerek yok hayatım. Annen seni her öptüğünde ben gerekli mutluluğu duymaktayım zaten."

                                     8

02/03/2010  10:45:58

    İstanbul - Ankara arasını 3 saatte alan hızlı tren
sonunda gerçekleşmiş. İşadamının biri de Ankara'ya
gidecek bir toplantı için. Yetişebilmek için atlamış
hızlı trene. Fakat yolda Ankaradaki toplantı için
hazırladığı evrakları İstanbulda unuttuğunu farkediyor.
Kondüktöre gidiyor ve derdini anlatıp mutlaka inmesi
gerektiğini ...söylüyor. Binbir yalvarmadan sonra
Kondüktör adama trenin hızlı tren olduğunu hiçbir
yerde durmadığını ama Arifiye'de biraz yavaşladığını
söylüyor. Ve diyor ki :
- Yalnız trenden atlar atlamaz hızla trenin gidiş
yönünde koşman lazım yoksa parçalanırsın.
Adamcağız çaresiz "Tamam" diyor. Arifiye'ye
geldiklerinde de atlıyor başlıyor koşmaya. Bizim
Temel'le Dursun da en arka vagonda seyahat ediyormuş.
Camdan bir bakmış adamcağızın biri son hız koşuyor.
"Vah adamcağıza. Yazık, herhalde treni kaçırdı
yetişmeye çalışıyor" diyor ve adamı tuttuğu gibi
tekrar vagona çekiyor.

                                                            7 

01/03/2010   13:34:01     

      Temel, Dursun'a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler, içmişler sıra yatmaya gelmiş. Dursun: "Bak Temel, yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme, gelse de tutarım zaten." demiş. Ardından yatmışlar ama g...ece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor. Bakmış pencerede bir saksı. İçinde çiçek var. Çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş, toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Dursun Temel"i aramış telefonla: "Temel, nereye sıçtın çabuk söyle, 4 ev değiştirdik, hala kokuyor"

                                                              6                                                      

  28/02/2010    11:20:28

Temel akşam eve gelmiş Fadime boynuna sarılarak
karşılamış onu.
'Temel'um harika bir haberim var. Bir ay geciktim.
Herhalde bir bebeğimiz olacak, Doktor bu sabah test yaptı.
Sonucunu alana kadar lütfen kimseye öylemeyelim!'
demiş heyecanla.
Ertesi sabah Trabzon Elekt...rik idaresinden bir görevli son
faturayı ödemedikleri için kapıyı çalmış:
'Siz Fadime misiniz? Biliyor musunuz bir aylık
gecikmeniz var.'
'Bir aylık gecikmem olduğunu siz nereden
biliyorsunuz?' demiş Fadime hayretle.
'Bu dosyalarımızda açıkça görünüyor.'
'Ne? Dosyalarınızda mı?'
'Kesinlikle!'
'Beyefendi, bu gece eşimle bu konuyu
görüşürüm!' demiş.
Fadime korkuyla ve akşam olanı biteni Temel'e
anlatmış. Temel ertesi sabah kızgın bir boğa gibi
Trabzon Elektrik idaresine dalmış:
'Neler oluyor
burada? Karim bir dosyadan bahsetti. Aylık gecikmesi ile
ilgili!' diye bağırmış Temel.
'Sakin olun. Ciddi birşey değil!' demiş memur.
'Bu gecikme için bize borçlusunuz!'
'Size borçlu muyum? Ya ödemezsem?'
'O zaman sizinkini kesmek zorunda kalacağız!'
'Ama o zaman Fadime ne
yapacak?'
'Bilmiyorum!' demiş memur. 'Hanımefendi artik
mumla falan idare eder...

                              5

26/02/2010 09:57: 

   Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo...Doktor Bey, bizim oğlan kızamık.
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri söyledim, kendisini kimseyle temas ettirmeyin ve..
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere...
-Ya bu fena işte...Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı.
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm...
-O... İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış olmalı.
-Ya..sonra ben karımı öptüm...
-Ne diyorsun be? Öyleyse ben de kızamık olacağım demek...

---------

Doğu köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi ölmüş.Köylüler cenazeyi kızakla mezarlığa götürüyorlarmış.Ama daha mezarlığa varmadan, kızak da, öküzler de çamura saplanmış.Köylüler uzaktan öküzlere bağırmışlar çağırmışlarsa da, kimse çamura girmeyi göze alamamış.
O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye seslenmiş :
-Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir "Ho!" diyemeyecek kadar mı öldün, mübarek?

----------

-Hayrola nereden?
-Be be ben mi?Rad rad radyodan geliyorum...
-Ne vardı radyoda?
-Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da...
-Eeee, ne oldu?
-Bı bı bı bırak yahu?Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar                                                         

     

   

                                                     4

25/02/2010 cuma  09:28                                     

 Adamin biri sinemaya gider. Tam sinemada film baslarken önüne saçini
kazitmis biri oturur ve sinemanin isiklari bu saçini kazitmis adamin
kafasina vurur... Arkasindaki adam bir turlu filmi izleyemez. Adam
içinden "sunun ensesine bi tane yapistirayim" der sonra
"Oglum adam iri yari... Ellese bile beni parçalar" diyip vazgeç...erken yanina
Temel oturur..
Adam Temel'e donup "Su kafasini kazitmis adamin ensesine bi tane vur
sana 5 milyon verecem" der. Temel de dayanamaz adamin ensesine bi tane
yapistirir ve devam eder "Ulan Hasan sen burada miydin" der. Adam donup
"Ne Hasani kardesim" der Temel de "Pardon kardesim karistirdim" der ve
adam onune donunce 5 milyonunu alir.
Adam dayanamaz ve Temel'e donup "Kardes bi tane daha yapistir sana 10
milyon verecem" der. Temel bi tane daha adamin ensesine vurur ve ilave
eder "Hasan sensin be yeme beni" Adam donup "Hasan degilim kardesim be "
diyip on koltuklardan birine oturur.
Temel'in yanindaki adam artik filmi birakip bu kafasini kazitan adami
aramaya baslar ve bulur hemen Temel'e donup "Bak kardesim iste oraya
oturmus. Git ensesine bi tane daha vur sana cebimdeki tüm parayi
verecem" der. Temel hemen kafasini kazitmis adamin arkasina geçip
ensesine bi tane yapistirip

"Ulan Hasan burda miydin, ben de yarim saattir arkadaki adami sen sanip ensesine vuruyorum" der...

                                                    3 

24/02/2010 perşembe                          

bir keşiş dünyanın en akıllı adamını bulmak için diyar diyar geziyormuş sıra nasreddin hocanın köyüne gelmiş ve köylülere sormuş.
- sizin köyün en akıllı adamı kim?
demiş. Köylülerde:
- nasreddin hoca demiş.
bunun üzerine keşiş köy meydanında
hoca ile görüşmeye başlamış ve eline bir çomak almış yere bir daire çizmiş, n...asreddin hoca da çomakla daireyi ortadan ikiye bölmüş, keşiş bir doğru daha çizerek daireyi dörde bölmüş,hocada
dörde bölünmüş dairenin üç dilimine çarpı işareti koymuş,keşiş
elleriyle aşağıdan yukarıya doğru hareket yapmış,hocada yukarıdan aşağıya yapmış ve keşiş büyük bir hayranlıkla hocayı tebrik etmiş.
Olup bitenden bir şey anlamayan halk keşişe ne olduğunu sormuş keşişde :
- Bu adam gerçekten dünyanın en akıllı adamı, yere dünya çizdim
o ortadan ekvator geçer dedi,ben dünyayı dörde böldüm o da dört de üçü sudur dedi,ben yerden buharlaşma sonucunda ne olur dedim o da yağmur yağar dedi.
Bu sefer hocaya neler olduğunu sorar halk hoca da:
- Bu adam oburun biri, yere bir tepsi baklava çizdi ben de yarısı benim dedim, daha sonra tepsiyi dörde böldü o zaman dört de üçü benim dedim, o da tepsi altından ateşi hafif hafif almalı dedi ben de üstüne fındık fıstık ekelersek daha iyi olur dedim.
 

24/02/2010  çarşamba

                                                        2

YAKACAK

hükümet erzurum'a bir yazı gondermiş:

- kışın soğuk geçeceği anlaşılmaktadır. kullandığınız yakıtın cinsini, kod numarasını ve stok durumunu acele bildiriniz.

erzurumlu bir koy muhtarı da hemen ankara'ya cevap yazmış:

- yakıtımız pohtir... numarası yohtir... stokumuz çohtir..
                                                    1

23/02/2010 salı

 Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafindaki güzelliklere bakiyormus. "Evrim ne özellikler yaratiyor!" diye düsünüp mest oluyormus. Birden arkasinda kocaman bir ayi belirmis ve onu kovalamaya baslamis. Adam bütün gücüyle kaçiyormus ama her arkasina bakista ayinin daha yaklasmis oldugunu farkediyormus. Dakikal...arca süren bir kaçisin sonunda adamin ayagi yerdeki dala takilmis, ayi adamin üzerine atlamis, pençesini kaldirmis. Tam vurmaya hazirlanirken adam "TANRIM!!!" diye bagirmis.
Bir anda zaman durmus, ayi donmus, ormandaki nehir bile akmaz olmus. Bir anda orman kararmis ve gökyüzünden bir isik hüzmesi adamin üzerine parlamis. Çok derinden gelen ilahi "Yillarca bana inanmadin,yaratilisi kozmik bir kazaya bagladin, sana bu durumda yardim etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymaliyim?" demis.
Adam utanç içinde: Biliyorum bunca yildan sonra dindar biri olmayiistemem haksizlik,ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz." demis. Ses: Peki." diye karsilik vermis ve isik kaybolmus. Nehir tekrar akmaya baslamis.dönmüs. Ayi pençesini indirmis, iki pençesini de göge dogru çevirmis, ve konusmaya baslamis:
"Tanrim, senin rizkinla orucumu açiyorum, hamdolsun verdigin nimetlere

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam86
Toplam Ziyaret4170316
NÖBETÇİ ECZANE



   
  

google reklams