• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cavuslutesisleri
  • https://twitter.com/cavuslu_org
Üyelik Girişi
ÇAVUŞLUDAN
Facebook ta ÇAVUŞLU HABER

ÇAVUŞLU DA DÜĞÜN TARİHLERİ
GİRESUNSPOR

GÖRELESPOR
GÖRELEYİ CANLI İZLEYİN
İLLER ARASI MESAFE
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
NAMAZ VAKİTLERİ
Hava Durumu
google Reklam
Site Haritası

sanalbasin.com üyesidir

Orhan KILIÇOĞLU
''CENNETE BİLET GİŞELERİ''
05/07/2012
ANA VE BABAYA HİZMET İBADETTİR...

HİZMET EDEREK RIZÂLARINI ALMAK!

CENNETİN BİLETLERİ, EVLERİMİZDEKİ BİLET GİŞELERİNDEN KESİLMEKTEDİR VE BU BİLET GİŞELERİNİN CENNETE BİLET KESEN GİŞE MEMURLARI DA ANA VE BABALARIMIZIN TA KENDİLERİDİR!

ALLAHÜ TEÂLÂ, ANA-BABAYA İYİLİK EDİLMESİNİ EMREDİYOR (NİSÂ 36, EN'ÂM 151, ANKEBUT… 

HADÎS-İ ŞERÎFLERDE DE BUYURULDU Kİ:
(ANA-BABASINA HİZMET EDENİN ÖMRÜ BEREKETLİ VE UZUN OLUR ONLARA KARŞI GELENİN, ÂSÎ OLANIN ÖMRÜ BEREKETSİZ VE KISA OLUR ) [EY OĞUL İLM]

(Ana-babasını dîne uygun hizmetleriyle râzı eden kimse, Allahı râzı etmiş olur, onları gazaplandıran, Allahı gazaplandırmış olur) [İNeccâr]

(Anasına-babasına âsî olan mel’ûndur) [Hâkim]

(Ana-babası, yanında ihtiyârladığı hâlde, [onların rızâlarını alamayıp] Cenneti kazanamıyanın burnu sürtülsün) [Tirmizî]

HASAN-I BASRÎ HAZRETLERİ , KÂ'BEYİ TAVÂF EDERKEN SIRTINDA YÜK OLAN BİR ZÂT GÖRÜP DER Kİ:
- Niçin yükle tavâf ediyorsun?
- Bu yük değil, babamdır Bunu Şam'dan yedi defa getirip tavâf ettim Çünkü bana dînimi, îmânımı öğretti Beni İslâm ahlâkı ile yetiştirdi Bendeki hakkı büyüktür
- Kıyâmete kadar böyle arkanda taşısan, bir defa kalbini kırmakla bu yaptığın hizmet boşa gider. Bir defa da gönlünü yapsan, bu kadar hizmete karşılık olur.

ANNEYE HÜRMET VE HİZMET, BABADAN ÖNCE GELİR HADÎS-İ ŞERÎFLERDE BUYURULDU Kİ:
(Anneye yapılan iyiliğin ecri iki mislidir) [İ.Gazâlî]

(Veysel Karânî'nin kavuştuğu bütün ihsân ve dereceler, anasına yaptığı iyilik sebebiyledir) [RNâsihîn]

(YÂ RESÛLALLAH, ANNEM MÜŞRİKTİR ONA İYİLİK ETMEM CÂİZ MİDİR?) diye soran kimseye, Peygamber efendimiz, (Evet, annene iyilikte bulun) buyurdu (Ebû Dâvüd)

Her peygamber, kendi annesinden de üstündür. Buna rağmen, peygamberler de, annelerine hürmet ve hizmet etmişlerdir Görüldüğü gibi, dünya ve âhiret rüt besi ne kadar yüksek olursa olsun, Müslüman ana-babaya hürmet ve hizmet şarttır. Hattâ kâfir olan ana-babaya da hizmet etmek, nafakalarını vermek, ziyâretlerine gitmek lâzımdır Küfre sebep olan şeyleri yaptıracaklarından korkulursa, ziyâretlerine gidilmez (Bezzâziyye)

Ana-babaya iyilik, ihsân ederek, onların yaptıklarına karşılık şükretmelidir Kur'ân-ı Kerîmde ana-babaya şükredilmesi emredilmiştir Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(ALLAHÜ TEÂLÂNIN RIZÂSI, ANA-BABANIN RIZÂSINDA, GADABI DA, ANA-BABANIN GADABINDADIR) [TİRMİZÎ]

BİR GÜN PEYGAMBER EFENDİMİZİN HUZÛRUNA BİR KİMSE GELEREK DEDİ Kİ:
- Yâ Resûlallah! İzin verirseniz sizinle beraber gazâya gelip cihâd etmek istiyorum
- Anan-baban var mı?
- Evet var
- Onların yanında bulun! Senin cihâdın, onlara hizmet etmektir (Müslim)

ANNESİNİ SIRTINA ALIP KÂ'BE-İ MUAZZAMA'YI TAVAF EDEN BİR KİMSE, ABDULLAH İBNİ ÖMER HAZRETLERİNE DEDİ Kİ:
- Efendim, annemi, böyle sırtıma alıp, Kâ'be-i muazzama'yı tavaf ettiriyorum Acaba annemin hakkını ödemiş olur muyum?
- Annenin hakkının yüzde birini bile ödeyemezsin Ancak iyi muâmele eder ve güzel bakarsan, yapacağın en küçük bir hizmete, çok büyük sevâb verilir.

ENES BİN MÂLİK HAZRETLERİ ŞÖYLE ANLATIR:
Peygamber efendimiz zamanında Alkame isminde bir genç vardı. Hep ibâdet ile meşgûl olur, yaz-kış oruç tutardı. Bu genç hastalandı, fakat dili tutulup bir şey söyleyemiyordu Durumdan Resûlullah efendimiz haberdâr edildi Peygamber efendimiz, Hz. Ali ile Ammâr bin Yâsir hazretlerini gönderdi. Onlar, gence Kelime-i Şehâdet telkîn ettikleri hâlde, genç söyleyemiyordu. Peygamber efendimiz, Bilâl-i Habeşî hazretleri vâsıtası ile durumdan haberdâr edildi. 
PEYGAMBER EFENDİMİZ, YANINDA BULUNANLARA ŞÖYLE SORDU:
- Alkame'nin ana-babası var mı?
- Yâ Resûlallah, ihtiyâr bir annesi var
- Annesini buraya getirin!
ANNESİ GELİNCE, PEYGAMBER EFENDİMİZ BUYURDU Kİ:
- Alkame'ye ne oldu?
- Yâ Resûlallah, Alkame çok iyidir. He p ibâdet ile meşgûl olur. Ama ben ondan râzı değilim. Çünkü o, hanımının rızâsını, benim rızâmdan üstün tutmaktadır.
- DİLİNİN TUTULMASI BU YÜZDENDİR ONA HAKKINI HELÂL ET DE DİLİ AÇILSIN!
- Yâ Resûlallah, O benim hakkıma riâyet etmedi, ben ona hakkımı helâl etmem.
BUNUN ÜZERİNE PEYGAMBER EFENDİMİZ; 
(EY BİLÂL! ESHÂBI ÇAĞIR, ODUN GETİRSİNLER ALKAME'Yİ YAKALIM ÇÜNKÜ ANNESİ, ONDAN RÂZI DEĞİLDİR) buyurdu.
Kadıncağız bunları işitince dedi ki:
- Yâ Resûlallah, oğlumu benim gözümün önünde mi yakacaksınız? Kalbim buna nasıl dayanabilir?
- Cehennem ateşi, dünya ateşinden çok daha kızgın ve yakıcıdır. Sen ondan râzı olmadıkça, onun hiçbir tâ'ati makbûl değildir. 
Kadıncağız bunları işitince ağlamaya başlayıp dedi ki:
- Yâ Resûlallah, ben ondan râzı oldum, hakkımı helâl ettim.
BÖYLE SÖYLEDİKTEN SONRA OĞLUNUN YANINA GİTTİ VE OĞLUNUN SESİNİ DUYDU KELİME-İ ŞEHÂDETİ RAHATLIKLA SÖYLÜYORDU. AYNI GÜN VEFÂT ETTİ CENÂZE HAZIRLIKLARI YAPILIP DEFNEDİLDİ. DEFİNDEN SON RA RESÛLULLAH EFENDİMİZ, ESHÂB-I KİRÂMA HİTÂBEN BUYURDU Kİ:
(Hanımını annesinden üstün tutana, Allahü teâlâ ve melekler la'net eder) [RNâsıhîn]

2- Ana-babaya iyilik ve ihsân, evlâd üzerine farzdır. Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Ana-babadan biri veya ikisi yaşlanınca usanıp da öf deme! Ağır söz söyleme! Onlarla yumuşak ve tatlı konuş!) [İsrâ 23]

PEYGAMBER EFENDİMİZE, LOKMAN SÛRESİNİN (DÜNYADA ANA-BABANLA İYİ GEÇİN) MEÂLİNDEKİ 15 ÂYET-İ KERÎMESİNİN AÇIKLAMASI SORULDUĞUNDA ŞÖYLE BUYURDU: 
(Onlarla iyi geçinmek demek;
1- Aç iseler, yemek vermek

2- Elbiseleri yoksa elbise yapmak

3- Hizmete muhtâç iseler, onlara hizmeti cana minnet bilmek

4- Çağırdıklarında, buyurun deyip yanlarına gitmek ve onlara hep iyilik etmek

5- Bir iş buyurduklarında emirlerini yerine getirmek, günah olan emirler yerine getirilmez

6- Onlarla konuşurken tatlı ve yumuşak hitâb etmek

7- Onları isimleri ile çağırmamak

8- Onlarla bir yere g iderken arkalarından gitmek

9- Kendi için sevdiği şeyi, onlar için de sevmek

10- Kendine duâ ederken, onlara da duâ etmek) [RNâsıhîn]

HADÎS-İ ŞERÎFLERDE BUYURULDU Kİ:
(Ana-babasının ihtiyâcını karşılamak veya onları insanlara muhtaç etmemek için çalışan kimse, fîsebîlillah [Allah yolunda] çalışıyor demektir) [Taberânî]

(Ömrünün uzun, rızkının bereketli olmasını istiyen, ana-babasına iyilik etsin, sıla-i rahim yapsın!) [İ Ahmed]

(Evlâd, babasının hakkını hiçbir sûretle ödeyemez Ancak onu köle olarak bulur ve sonra da satın alarak âzâd ederse, ancak o zaman hakkını ödemiş olabilir) [Müslim]

(Annenin duâsı, en çabuk kabul olan duâdır) [İGazâlî]

(Ana-babaya iyilik etmek, namaz, oruç, hac ve cihâddan daha üstündür. Bu namazı küçümsemek asla değil, konunun önemini vurgulamak içindir) [İGazâlî]

BİR KİMSE GELİP DEDİ Kİ:
- Yâ Resûlallah, büyük bir günâh işledim Tevbem kabûl olur mu, ne yapmam lâzımdır?
PEYGAMBER EFENDİM İZ BUYURDU:
- Annen var mı?
- Hayır yok 
- Teyzen var mı?
- Evet var
- Öyle ise ona iyilik et! (Tirmizî)

ALLAHÜ TEÂLÂ, HZ MÛSÂ'YA VAHYETTİ Kİ:
(Ana-babasına itâ'at edip bana isyân edeni iyilerden yazarım. Bana itâ'at edip ana-babasına isyân edeni ise kötülerden yazarım) [İGazâlî]

BU KONUDAKİ HADÎS-İ ŞERÎFLERDEN BİRKAÇI ŞÖYLE:
(Ana-babasını üzen ve sıla-i rahmi terk eden, Cennetin kokusunu duyamaz) [Taberânî]

(En üstün amel, vaktinde kılınan namaz ve ana-babaya iyiliktir) [Müslim]

(Ana-babasının rızâsını alan mü'mine Cennetten iki kapı açılır. Onları üzene ise Cehennemden iki kapı açılır) [Beyhekî]

(İlim öğrenen talebe, kocasına itâ'at eden kadın, ana-babasına iyilik eden evlâd, Peygamberlerle beraber hesâbsız olarak Cennete girer) [İRâfi'î]

(En fazîletli amel, vaktinde kılınan namazdan sonra ana-babaya iyiliktir) [Müslim]

(Ana-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder) [Taberânî]

(Öm rünün uzun ve rızkının ziyâde olmasını istiyen, ana-babasına ihsânda bulunsun ve akrabasını yoklasın!) [İAhmed]

(Allah katında en fazîletli amel, vaktinde kılınan namaz, anaya-babaya ihsân ve Allah yolunda cihâddır) [Buhârî]

(SADAKA VEREN KİMSE, NEDEN MÜSLÜMAN OLAN ANA-BABASININ RUHU İÇİN VERMEZ? 
HALBUKİ BÖYLE YAPARSA, VERDİĞİ SADAKANIN SEVÂBI, ONLARIN RÛHUNA GİDECEĞİ GİBİ, ONLARDAN BİR ŞEY EKSİLMEMEK ŞARTI İLE, ONLARIN SEVÂBI GİBİ BİR SEVÂB DA KENDİSİNE YAZILIR) [Taberânî]

(Üç zümreye Cehennem ateşi dokunmaz: Bunlar, kocasına itâ'at eden kadın, ana-babasına iyilik eden evlât ve insanlara merhamet eden kimsedir) [RNâsıhîn]

(Ana-babasını küstürmüş olduğu hâlde, sabahlayan kimseye Cehennemden iki kapı açılır. Bu halde akıllanmıyana da aynı şekilde Cehennemden iki kapı açılır. Bunlardan bir tanesi hayatta olur da, onun rızâsını almaz ve onu küstürürse, kendisini Cehenneme götüren bir kapı açılır. Ana-babası kendisine zulmetseler de, zulmetmeseler de, böyledir) [Beyhekî]


YEMEN'DEN BİR KİŞİ GELİP DEDİ Kİ:
- Yâ Resûlallah, cihâda gitmek istiyorum.
- Yemen'de anan-baban var mı?
- Evet var yâ Resûlallah.
- Cihâda gitmene izin verdiler mi?
- Hayır vermediler yâ Resûlallah
- Ana-babana git, izin iste! Müsâade ederlerse cihâda git! İzin vermezlerse, onlara hizmet et! Çünkü îmândan sonra, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturucu amellerin en üstünü, ana-babaya iyilik ve ihsândır) (İAhmed)

YİNE CİHÂDA GİTMEK İÇİN GELEN BİR KİŞİYE PEYGAMBER EFENDİMİZ BUYURDU Kİ:
- Annen var mı?
- Evet var yâ Resûlallah.
- Onun yanına git! Cennet onun ayakları altındadır (Taberânî)

BİR KİŞİ, HİCRET ETMEK İÇİN PEYGAMBER EFENDİMİZE DEDİ Kİ:
- Anne ve babamı ağlatarak geldim yâ Resûlallah.
- Hemen git, onları ağlattığın gibi güldür! (Ebû Davud)
Bir zât suâl etti ki:
- Yâ Resûlallah cihâda gitmek istiyorum
- Annen var mı?
- Evet var
- Ona hizmet et, Cenneti, onu râzı etmekle kazan ırsın! (Taberânî).

Cihâda gitmek için gelen başka birisine de, (Annenin yanından ayrılma! Cennet onun ayağı altındadır) buyuruldu (Nesâî)

MÛSÂ ALEYHİSSELÂM DEDİ Kİ:
- Yâ Rabbî, Cennetteki arkadaşım kimdir?
- Filân yerde bir kasap vardır Senin Cennetteki arkadaşın odur
Mûsâ aleyhisselâm, tarif edilen yere gitti. Güneş batıncaya kadar orada kaldı Akşam olunca, kasap, bir parça et alıp, çantasına koydu Kasap akşam evine giderken, Mûsâ Aleyhisselâm sordu:
- Ey genç, misâfir kabul eder misin?
- Evet memnuniyetle 
Beraber gittiler Eve gelince, genç, bu etten güzel bir yemek pişirdi, sonra evin tavanına asılı duran bir zembili indirdi. İçinde çok yaşlı, zaif, güçsüz bir kadın vardı. O’nu zembilden çıkardı Bir kaşık alıp doyuncaya kadar ağzına yemek koydu. Sonra elbisesini değiştirdi ve tekrar zembile yerleştirdi. Bu esnâda kadının dudakları kımıldadı. Sonra kasap zembili alıp tavana astı.

BUNLARI GÖREN MÛSÂ ALEYHİSSELÂM SORDU:
- Bu kadın ki m, ona ne yaptın?
- Bu benim annemdir. Çok yaşlandı, takati kalmadı, oturacak halde de değildir. Çarşıdan gelince, onu doyurup altını değiştirmeden kendim bir şey yemem
- O esnâda annenizin dudaklarının kımıldadığını gördüm, bir şey mi söylüyordu?

- Evet her gün "YÂ RABBÎ, OĞLUMU CENNETTE MÛSÂ ALEYHİSSELÂMA ARKADAŞ EYLE" diye duâ eder" 
- Gözün aydın olsun, Mûsâ Peygamber benim ve Cennetteki arkadaşım da sensin (Şir'a)

İbni Abbâs hazretleri, "Ana-babana karşı, kusurlu, güçsüz, aşağı bir kölenin, sert kaba efendisine karşı bulunduğu hâl içerisinde ol" buyururdu.

HASAN-I BASRÎ HAZRETLERİ DE BUYURDU Kİ:
(Âlim bir evlâdın ana-babası kâfir olsa, kuyudan su çekmeleri için ona muhtaç olsalar, o da birkaç kova çektikten sonra öf dese, öf demesi sebebiyle bütün amelleri yok olur)

Ana-babasını beğenmeyerek, ben onların oğlu-kızı değilim dememelidir! Çünkü Resûlullah efendimiz, (Annem-babam onlar değildir diyene, Allahın, meleklerin ve bütün insa nların lâ'neti olsun, Allâhü teâlâ böyle diyenin farz ve nâfilelerini kabûl etmez) buyurdu (Şir'a)

MÛSÂ ALEYHİSSELÂM, ALLAHÜ TEÂLÂDAN DOKUZ DEF'A NASÎHAT İSTEDİ HEPSİNDE DE CENÂB-I HAK, ANA-BABAYA İTÂ'AT ETMESİNİ İSTİYEREK; (Ana-babasına iyilik edenleri dünya da sevdiklerim arasına alırım Kabir de onlara arkadaş olur, mahşerde merhamet ederim. Sırâtı geçirir, Cennette onlarla vâsıtasız konuşurum. Ana-babasına âsî olan, Peygamberler gibi çok amel etse dahi, amelini kabûl etmeyip, onu Cehenneme atarım. Ana-babasına itâ'at edeni de, bana karşı kusurlu olsa da, affederim) buyurdu.


BUHÂRÎ'DEKİ HADÎS-İ ŞERÎFTE ÖZETLE DENİYOR Kİ:
Eski ümmetlerden üç kişi yolculuğa çıkarlar. Geceyi geçirmek üzere bir mağaraya girince, dağdan bir kaya parçası yuvarlanarak mağaranın ağzını kapatır. "Bizi bu kayadan ancak iyi amellerimizi dile getirerek Allah'a yapacağımız duâ kurtarabilir" derler.

İÇLERİNDEN BİRİ ŞÖYLE DEDİ:
Anam-babam çok yaşlı idi Onları doyurmadan çol uk çocuğumu ve hayvanlarımı doyurmazdım. Bir gün odun toplamak için uzaklara gitmiştim, geç vakte kadar da dönemedim. Akşam içecekleri sütü, getirdiğimde anamla babam uyumuşlardı. Onlara sütlerini içirmeden önce çoluk çocuğumun ve hayvanlarımın karınlarını doyurmazdım. Çocuklar da yanımda ağlıyorlardı. Çanak elimde tanyeri ağarıncaya kadar onların uyanmalarını bekledim. Anamla babam uyanıp sütlerini içtiler. "Ya rabbî bunu senin rızan için yapmışsam buradan bizi kurtar"
Kaya biraz açıldı Fakat çıkmak mümkün değildi.

İKİNCİSİ; her türlü imkân varken, çok sevdiği amcasının kızı ile zinâ etmediği ve kıza verdiği 120 dinar altını almadığı olayı hatırlayıp, (Yâ rabbî, bunları senin rızan için yapmışsam bizi buradan kurtar) dedi Kaya biraz daha açıldı Ancak yer çıkabilecekleri kadar değildi.

ÜÇÜNCÜSÜ ŞÖYLE DEDİ:
Çalıştırdığım işçilerden biri ücretini almadan gitmişti. Ben de onun ücretini ürettim, öyle ki, bundan birçok mal meydana geldi. Bir müddet sonra bana gelip ücretini istedi.
(Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunların hepsi senin ücretinden üremiştir, al götür) dedim
O da, (benimle alay etmiyorsun ya) dedi Ben de (hayır alay etmiyorum, doğrusu bu) deyince, malların hepsini alarak götürdü. Bana hiçbir şey bırakmadı (Yâ rabbî bunu senin rızan için yapmışsam, içinde bulunduğumuz şu belâdan bizi kurtar) 
Bunun üzerine kaya tamamen açıldı. Onlar da mağaradan çıkarak yollarına devam ettiler.

Ana-babaya karşı alçak gönüllü olmalı, yaşadıkları müddetçe onlara hizmet etmeli ve bununla onların rızâlarını kazanmalıdır. Hz. Hüseyin'in oğlu Alî, edeblerini gözetemem endişesiyle, ana-babasıyla yemek yemekten çekinirdi.


ANA-BABASINI RÂZI EDEN KİMSE İÇİN, CENNETTE İKİ KAPI AÇILIR.

Bir kimsenin ana-babası zâlim olsalar dahi onlara karşı gelmek onlarla sert konuşmak câiz değildir. Çeşitli vesilelerle onların elleri öpülüp, duâları alınmalı, haklarını helâl ettirmelidir.
Bu vesilelerden biri de bayramlardı r. Bayramlarda, ana-babaya çeşitli hediyeler alıp, bayramları tebrik edilerek, hakları helâl ettirilmeli ve duâlarını almalıdır! Arada kırgınlıklar varsa bu vesile ile giderilmelidir.

ALLAHÜ TEÂLÂ BUYURDU Kİ: 
- Yâ Mûsâ, günahlar içinde bir günah vardır ki benim indimde çok ağır ve büyüktür, o da ana-baba evlâdını çağırdığı zaman emrini dinlememesidir (Ey Oğul İlim)

Ana-baba, kızıp bir şey söylediği zaman onlara karşılık vermemelidir Emrettikleri şeyleri bir an önce yapıp onların duâsını almalıdır… 
Onların üzülüp bedduâ etmelerinden korkmalıdır… 
Yanlış bir iş yapıp onları üzünce, hemen ellerine sarılıp özür dilemelidir… İnsanın saadeti ve felâketi onların kalplerinden gelen ve ağızlarından çıkacak olan sözdedir… Atılan ok tekrar geri gelmez. Onlar hayatta iken kıymetini bilip, hayır dualarını almak lâzımdır. Vefatlarından sonraki pişmanlık fayda vermez. Onlar hayatta iken ne yapıp yapıp onları memnun etmelidir.

SOĞUK BİR KIŞ GECESİNDE, BÂYEZİD -İ BİSTÂMİ HAZRETLERİ KÜÇÜKKEN ANNESİ İLE YATSI NAMAZINI KILIP YATMIŞTI GECE YARISINA DOĞRU ANNESİ UYANDI ÇOK SUSAMIŞTI OĞLUNA SESLENDİ:
- Oğlum, bir bardak su verir misin? 
Hemen yatağından fırlayan, küçük Bâyezid, su testisine baktı Fakat içinde su yoktu Annesine:
- Anneciğim, testide su yok ben hemen doldurup geleyim, dedi.
Koşarak dışarı çıktı. Her yer buz ile kaplıydı. Zorlukla testiyi doldurup geri döndü fakat, geri dönene kadar annesi tekrar uyumuştu. Annesini uyandırmaya kıyamadı ve elinde su dolu bardak ile, annesinin baş ucunda beklemeye başladı. Hava çok soğuk olduğu için bir müddet sonra soğuktan titremeye başladı. Buna rağmen bardağı bırakıp yatmadı. Annesinin uyandığın da, "HANİ SU" diyerek üzüleceğinden korkuyordu. Annesini üzmemek için, her türlü sıkıntıya katlanmaya razı bu yüzden elinde su bardağı saatlerce ayakta annesinin uyanmasını bekledi. Nihayet, annesi, "SU, SU" diye mırıldanmaya başladı. Hemen, "BUYUR ANNECİĞİM, SUYUN HAZIR" dedi. Annesi daha ilk sözünde suyun hazır olmasını anlayamadı ve oğluna sordu:
- OĞLUM NE ÇABUK GETİRDİN?
- Anneciğim, daha önce uyandığında su istemiştin. O zaman su olmadığı için testiyi doldurmaya gittim. Geldiğim de senin daldığını gördüm ve uyanmanı bekledim.
Oğlunun bu kadar sadakatli olduğuna çok sevinen annesi sevinçten ağladı. Allahü teâlâ kendisine böyle bir oğul ihsân ettiği için şükretti:
- Yâ Rabbî ben oğlumdan râzıyım, sen de râzı ol, dedi.

Annesinin duâsı sebebiyle, BÂYEZİD-İ BİSTÂMÎ HAZRETLERİ, EVLİYÂLIKTA YÜKSEK DERECELERE KAVUŞTU ALLAHÜ TEÂLÂNIN SEVGİLİ KULU OLDU.

Kendisine sordular:
- Bu derecelere nasıl kavuştunuz?
- Annemin rızâsını almakla
Anne hakkı önemlidir Anneye hürmet ve hizmet, babadan önce gelir.

BİRİ, SUÂL ETTİ Kİ:
- Yâ Resûlallah, insanlar içinde iyilik etmeme en lâyık olan kimdir?
- Annendir.
- Sonra?
- Annendir.
- Daha sonra?
- Babandır (Buhârî, Müslim)

BAŞKA BİR HADÎS-İ ŞERÎFTE DE; (Önc e, annene, sonra babana, kız kardeşine, erkek kardeşine ve sırası ile diğer yakınlarına iyilik et) buyruldu. (Nesâî)

Üstünlük başka, hakkı olmak, iyiliğe lâyık olmak başkadır Anne, kâfir bile olsa ona iyilik etmelidir!

BİR KİMSE (YÂ RESÛLALLAH, ANNEM MÜŞRİKTİR ONA İYİLİK ETMEM CÂİZ MİDİR?) DİYE SORUNCA; (Evet annene iyilik ve ihsânda bulun) buyurdu (Ebû Dâvüd)

Îmânlı olup, cehennemden en son çıkacaklar, Allah yolun da olan ana-babasının islâmiyet’e uygun olan emirlerine âsî olanlardır.

ALLAHÜ TEÂLÂ BUYURDU Kİ: 
- Yâ Mûsâ, ana-babasını râzı eden beni râzı etmiş olur. Ana babasını râzı edip, bana âsî olan kimseyi dahi iyilerden sayarım. Ana-babasına âsî olan, bana mûtî [itâatkâr] olsa bile, onu fenâlar tarafına ilhâk ederim [Ey Oğul ilm]

HZ. MUÂZ, RESÛLULLAH EFENDİMİZE SORDU:
- Minbere çıkarken üç kere âmin demenizin sebebi nedir?

- Cebrâil aleyhisselâm geldi "Ramazan ayına yetiştiği halde [günahları] mağfiret olunmadan ölen kims e ateşe girsin" dedi ve ben de âmin dedim. Sonra "yanında senin adın anıldığı halde sana salevât getirmiyen kimse ateşe girsin" dedi, ben de âmin dedim. Daha sonra "ana-babasına veya ikisinden birine yetiştiği halde onların hakkını gözetmeden ölen, ateşe girsin " dedi, ben yine âmin dedim) [İNeccâr]

Büyük günahların en büyüklerini haber veriyorum. Bunlar Allaha şirk koşmak, ana-babaya âsî olmaktır) [Buhârî]

(ALLAHÜ TEÂLÂ, KIYÂMETTE ÜÇ ZÜMREYE RAHMET NAZARIYLA BAKMAZ: 
Ana-babasına karşı gelen, içki içen ve yaptığı iyiliği başa kakan kimse) [Buhârî]

(Ana-babasına âsî olan Cennete giremez) [Nesâî]

(Ana-babasına karşı gelenin ömrü bereketsiz ve kısa olur) [İslâm Ahlâkı]

(Ana-babaya karşı gelmekten, isyân etmekten sakının! Ana-babasına âsî olan, Cennetin kokusunu alamaz) [Deylemî]

(Allahü teâlâ, ba'zı günâhların cezâsını kıyâmete kadar geciktirir. Ana-babaya isyân bundan müstesnâdır) [Hâkim]

Ana-baba kâfir ise, onları kiliseden , meyhâneden, sırtta taşıyarak bile geri getirmek lâzımdır, fakat oralara götürmek gerekmez. 
Ana-baba zâlim de olsa, onlara karşı gelmek, onlarla sert konuşmak câiz değildir.

(ANAM-BABAM ÇOK ŞEFKATSİZ, ONLARA NASIL İTÂ'AT EDEYİM) DİYEN BİR KİMSEYE, RESÛLULLAH EFENDİMİZ BUYURDU Kİ:
(Anan seni dokuz ay karnında gezdirdi, iki yıl emzirdi, seni büyütünceye kadar koynunda besledi ve sakladı, kucağında gezdirdi. Baban da seni büyütünceye kadar birçok zahmete katlandı, idâre ve mâişetini temîn etti. Sana dînini, îmânını öğretti, seni İslâm terbiyesi ile büyüttü. Şimdi nasıl olur da, şefkatsiz olurlar? Bundan daha büyük ve kıymetli şefkat olur mu?) [Ey Oğul İlm]

(YÂ RESÛLALLAH, YAŞLI ANAMA ELİMLE YEDİRİP İÇİRİRİM ABDESTİNİ ALDIRIR, SIRTIMDA TAŞIRIM HAKKINI ÖDEMİŞ OLUR MUYUM) DİYE SORAN KİŞİYE BUYURDU Kİ:
(Hayır yüz de birini bile ödemiş olamazsın. O sana, yaşaman için hizmet ediyordu, sen ise, ölümünü bekleyerek hizmet ediyorsun. Ancak Allahü teâlâ, bu az iyi liğine karşılık çok sevâb ihsân eder) [RNâsihîn]

BİR ZÂT, (YÂ RESÛLALLAH, ANA-BABA, EVLÂDINA ZULMETSE DE RIZÂLARINI ALMAYAN CEHENNEME GİRER Mİ) DİYE SORUNCA; cevaben 3 defa (Evet zulmetseler de rızâlarını almayan Cehenneme girer) buyurdu (Beyhekî)

Şu hâlde ana-baba zâlim olup, evlâda zulmetseler de, günâh işlemeyi emretseler de, yine onları üzmemeye, küstürmemeye çalışmalıdır! Günâh olan emirleri yapılmaz ama, yine de onları üzücü söz söylemek câiz olmaz. 
Ana-baba kötü bile olsa, yine onlarla iyi geçinmelidir! Ziyâretlerini terk etmek büyük günâhtır. Hiç olmazsa, selâm göndererek, tatlı mektup yazarak, telefon ederek, bu günâhtan kurtulmalıdır!

KUR'ÂN-I KERÎMDE 3 ŞEY, 3 ŞEYLE BERABER BİLDİRİLDİ. BİRİ YAPILMAZSA, İKİNCİSİ KABÛL OLMAZ. 
Peygambere itâ'at edilmezse, Allaha itâ'at edilmiş olmaz. 
Ana-babaya şükredilmedikçe, Allahü teâlâya şükredilmiş olmaz. 
Malın zekâtı verilmedikçe, namazlar kabûl olmaz (Tefsîr-i Mugnî)


HADÎS-İ ŞERÎ FLERDE BUYURULDU Kİ: 
(Ana-babaya itâ'at, Allaha itâ'attir, onlara âsî olmak, Allaha âsî olmaktır) [Taberânî]

(Ana-babasını hoşnud eden, Allah’ı hoşnud etmiş, ana-basını kızdıran da, Allahı kızdırmış olur) [İNeccâr]

Babasına âsî gelen kimse, çocuğundan mürüvvet göremez, murâdına kavuşamaz, âilesi ile geçinemez, evinin tadı bozulur (Şir'a)

ANANIN, BABANIN VE HOCANIN, HARAM OLAN ŞEYLERİ EMRETMELERİ HÂLİNDE; bunlara isyân edilmez, karşı gelinmez. Bu emirler, dinde günâh ve suç olmayacak şekilde yapılır. Meselâ, bir adama anası evlenme derse veya falanca kızı almayacaksın veya âileni bırakacaksın derse veya falanca âlime gidip dinini öğrenmeyeceksin derse, bu sözleri İslâmiyetin îcâp ettirdiği bir sebep ile değil ise, itâ'at îcâb etmez. Fakat, yine sert söylemek, karşılık vermek câiz değildir.

HADÎS-İ ŞERÎFLERDE BUYURULDU Kİ:
(Ana-babanın yüzüne sevgi ile bakmak ibâdettir) [Ebû Nuaym]

(Ana-babanın yüzüne şefkatle bakana, kabûl olmuş bir h ac sevâbı yazılır) [İRafiî]

Evlâd, ana-babasına, merhamet ve sevgi ile bakınca ona, böyle bir bakışı için, kabûl edilmiş bir hac sevâbı verileceği bildirilince, oradakiler, (günde bin defa bakarsa da böyle sevâba kavuşur mu?) dediklerinde, Peygamber efendimiz; (Günde yüz bin defa baksa da) buyurdu (Şir'a)

6- Üzmemek, incitmemek, rızâlarını kazanmak 
Allahü teâlânın rızâsı, dînine bağlı olan ana-babanın rızâsında, Allahü teâlânın gazabı ise, dînine bağlı olan ana-babanın gazabındadır. (Cennet ana-babanın ayağı altındadır) Ya'nî, sana dînini, îmânını öğreten ana-babanın rızâsındadır (Şir'a)

Ana-baba çağırdığı zaman, herhangi bir işle uğraşırsan, hemen onu terk edip, derhal ana-babanın emrine koşacaksın! Anan-baban sana kızıp bağarırsa, onlara sen bir şey söyleme! 
Ananın-babanın duâsını almak istersen, sana emrettikleri işleri çabuk ve güzel yapmaya çalış! Bu işini beğenmeyip sana gücenmelerinden ve bedduâ etmelerinden kork! Sana darılır iseler, onla ra karşı sert söyleme! Hemen ellerini öperek gazablarını teskin eyle! Ananın-babanın kalplerine geleni gözet! Zîrâ senin saadetin ve felâketin, onların kalplerinden doğan sözdedir. 
Anan-baban hasta ise, ihtiyâr ise, onlara yardım et! Saadetini onlardan alacağın hayır duâda bil! Eğer onları incitip, bedduâlarını alırsan, dünya ve âhıretin harâb olur. Atılan ok tekrar geri yaya gelmez. Onlar hayatta iken, kıymetini bil!

HASAN-I BASRÎ HAZRETLERİ KÂ'BEYİ ZİYÂRET VE TAVÂF EDERKEN ARKASINDA BİR ZENBİL İLE TAVÂF EDEN BİR ZÂTA DEDİ Kİ:
- Arkadaş, arkandaki yükü koyup öyle tavâf etsen daha iyi olmaz mı?
O zât cevâben dedi ki
- Arkamdaki yük değil, babamdır. Bunu Şam'dan yedi defa buraya getirip tavâf eyledim Çünkü, bana dînimi, imânımı bu öğretti Beni islâm ahlâkı ile yetiştirdi
- Kıyâmete kadar böylece arkanda getirip tavâf eylesen, bir defa kalbini kırmakla bu yaptığın hizmet boşa gider ve yine bir def'a gönlünü yapsan, bu kadar hizmete mukâbil olur
Gaflet ve şaşkınlığa kapılarak ana-babanın kalbini kırarsan, derhal onların rızâsını almaya çalış, minnet eyle ve her ne yaparsan yap, onların gönlünü al! Ana-babanın evlâd üzerinde hakları çok büyüktür Bunu dâimâ göz önünde tut! (İslâm Ahlâkı)

HADÎS-İ ŞERÎFLERDE BUYURULDU Kİ:
(Ana-babasına âsî olan kimse, ne yaparsa yapsın Cennete giremez Ana-babasına iyilik eden de, ne yaparsa yapsın, Cehenneme girmez) [RNâsıhîn]
(Rabbin rızâsı, ana-babanın rızâsında, gazabı da, ana-babanın gazabındadır) [Buhârî]

(Ana-babasının rızâsını alan mü'mine Cennetten iki kapı, üzene de Cehennemden iki kapı açılır) [Beyhekî]

(Evlâda önce namazdan, sonra ana-baba hakkından sorulur ) [RNâsıhîn]

(Ana-babasına âsi olana "İstediğin ibâdeti yap sana mağfiret etmem" denir ve sâdık olana da, "Bildiğini yap seni mağfiret ederim" denir) [Ebû Nuaym]

Ana-babayı üzmek, onlara eziyet etmek büyük günâhtır Ana-babanın veya hiç kimsenin günâh olan emîrleri yapılmaz Ana-babanın yem eklerinde harâm karşılığı olduğu şüpheli olsa, ana-baba bu yemekten yemesi için evlâdını zorlasa, evlâdın o yemekten yemesi lâzımdır Çünkü şüpheli şeylerden kaçınmak vera', ana-babanın rızâsını almak ise vâcibdir Fakat gayrı meşrû emîrleri dinlenmez Meselâ onlar, (İçki iç, namaz kılma, yoksa senden râzı olmayız) deseler de, harâm olan şeyler yapılmaz Çünkü (Hâlıka isyân olan işte, kula itâ'at edilmez) emri vardır (Hâkim)
Bir insan, gaflet ve şaşkınlığa kapılarak, ana-babanın kalbini kırarsa, derhâl onların rızâsını almaya çalışmalı, yalvarmalı, onların gönlünü almalıdır Ana-babanın evlâd üzerinde hakları çok büyüktür Bunu dâima göz önünde tutarak, ona göre hareket etmelidir.

Evliyânın büyüklerinden birisi, nâfile hacca gitmek üzere yola çıktı. Bir ara Bağdat'a uğradı Orada Ebû Hâzım-ı Mekkî hazretlerini ziyâret etti O esnâda uyuyordu Bir müddet bekledi Uyandı ve o zâta dedi ki:
- Şimdi Resûlullah efendimizi rü'yâda gördüm. Bana, senin hakkında, (Annesinin hakkın ı gözetsin, bu, hac etmekten daha iyidir) haberini ulaştırmamı emretti. Bunun üzerine o zât geri döndü ve bütün hayatı boyunca annesine hizmet edip duâsına kavuştu

PEYGAMBER EFENDİMİZ, (ANA-BABASINDAN BİRİ HAYATTA OLUP DA, RIZÂSINI ALMIYAN, CEHENNEME GİRMEYE MÜSTEHAK OLUR) BUYURUNCA, Eshâb-ı kirâmdan biri, (Yâ Resûlallah, ana-baba, evlâdlarına zulmetse de böyle mi?) diye sorunca, cevabında, üç defa (Evet zulmetseler de) buyurdu (Beyhekî)

Hacca giderken, muhtâç olmıyan ana-babadan izin almak sünnettir
Ana-baba muhtâç ise, izinsiz gitmek harâmdır Ana-babası muhtâç olmıyan, onlardan izinsiz farz olan hacca gidebilir Fakat nâfile olan hacca izinsiz gidemez (RMuhtâr)

Cihâd için izin isteyen birine Peygamber efendimiz, ana-babasının sağ olduğunu öğrenince, 
(Burada kal, onlara hizmet et, onlara hizmet cihâddır) [Buhârî]

8- Saygıda, hürmette kusûr etmemek Onları görünce ayağa kalkmak, yanlarına gitmek, onlar oturuncaya kadar ayakta durmak, izinsiz oturmamak lâzımdır. 
Otururken edebli oturmalı, ayağını uzatarak oturmamalı, bacak bacak üstüne atmamalıdır. Onlar bana bir şey demiyor diye bunları ihmâl etmemelidir! Babamız olmasa da büyüklere saygı gerekir.

HADÎS-İ ŞERÎFTE BUYURULDU Kİ:
(BÜYÜĞÜNÜ SAYMIYAN BİZDEN DEĞİLDİR) [Tirmizî]

9- Onlarla yolda giderken, arkalarından gitmek Zarûretsiz önlerinde yürümemek. Hz.Ali, ak sakallı bir ihtiyârın yaşından dolayı önüne geçmemiş, arkasından yürümüş ve böylece namaza geç kalmıştı. Cebrâil aleyhisselâm, Allahü teâlânın emri ile Peygamber efendimiz, rüküya eğilince, Hz Ali'nin ilk rek'ata yetişmesi için belini tutmuştur. Ana-babanın arkasından yürümek ise elbette daha önemlidir!

10- Çağırınca, hemen kalkıp yanlarına gitmek, buyurun demek, Ana-baba çağırınca, farz namazı bozmak câiz olur ise de, ihtiyâç yoksa, bozmamalıdır. Sünnetler bozulur.

HADÎS-İ ŞERÎFTE BUYURULDU Kİ:
(Ana-babaya iyilik etmek, [nâfile] namaz, oruç, hac ve cihâddan daha üstün dür) [Şir'a]

CENAB-I ALLAH ZÜL CELÂL HAZRETLERİ, BİZ KULLARINI ‘’ANNE VE BABA İLE İMTİHANIMIZDA’’ MUVAFIK KILSIN İNŞALLAH… 
ÂMİN.

YA ALLAH BİSMİLLAH ALLAHÛEKBER,
BUDUR PEYGAMBERİN ÖVDÜĞÜ TÜRKLER

NOT: Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan Çavuşlu Haber  hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.   


3303 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SÖZDE İSLÂMCILARA, ÜLKÜCÜLERDEN NAMUS DERSİ - 01/07/2015
SÖZDE İSLÂMCILARA, ÜLKÜCÜLERDEN NAMUS DERSİ
TÜRKLÜKTEN İSTİFA EDEN MÜSTEVLİ KALINTILARI - 22/05/2015
TÜRKLÜKTEN İSTİFA EDEN MÜSTEVLİ KALINTILARI
GEÇMİŞİNİ BİLMEYENİN GELECEĞİ YOKTUR! - 07/02/2015
GEÇMİŞİNİ BİLMEYENİN GELECEĞİ YOKTUR!
İSRAİL MAKASIYLA TÜRKİYEYİ BÖLENLER, ÇİN'İ YAPIŞTIRIYORLAR! - 25/12/2014
İSRAİL MAKASIYLA TÜRKİYEYİ BÖLENLER, ÇİN'İ YAPIŞTIRIYORLAR!
TÜRK'E KÜRT'LE TUZAK KURAN ERMENİ AVCILAR! - 30/11/2014
TÜRK'E KÜRT'LE TUZAK KURAN ERMENİ AVCILAR!
ATATÜRK VE TARİHİN EN BÜYÜK OLAYI - 11/11/2014
ATATÜRK VE TARİHİN EN BÜYÜK OLAYI
KÜRT ŞEREFHAN DİYOR Kİ; ''KÜRT YOKTUR ZİRA KÜRTLER OĞUZ KAĞAN'A DAYANAN BİR BOYDURLAR'' - 13/10/2014
KÜRT ŞEREFHAN DİYOR Kİ; ''KÜRT YOKTUR ZİRA KÜRTLER OĞUZ KAĞAN'A DAYANAN BİR BOYDURLAR''
BİR ALÇAĞA VATAN DERSİ - 28/09/2014
BİR ALÇAĞA VATAN DERSİ
İSTANBUL'A GAVUR İSİMLİ CÂMİ - 10/09/2014
İSTANBUL'A GAVUR İSİMLİ CÂMİ
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam125
Toplam Ziyaret4174235
NÖBETÇİ ECZANE



   
  

google reklams